Sentence view
Universal Dependencies - Turkish - Kenet
Language | Turkish |
---|
Project | Kenet |
---|
Corpus Part | dev |
---|
Annotation | Kuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi |
---|
showing 1401 - 1500 of 1646 • previous • next
Özel bir bölgenin vurkaç hareketlerine ev sahipliği yapabileceğinden kuşkulananlar var .
s-1401
9100.train
Özel bir bölgenin vurkaç hareketlerine ev sahipliği yapabileceğinden kuşkulananlar var .
Kendisini uykuya veremiyor , her dakika yabancılık duyuyor .
s-1402
9101.train
Kendisini uykuya veremiyor , her dakika yabancılık duyuyor .
Duvarlar , hattat sütbabamın yadigâr bıraktığı levhalarla süslenmişti .
s-1403
9102.train
Duvarlar , hattat sütbabamın yadigâr bıraktığı levhalarla süslenmişti .
Bir de yadigâr olmak üzere fotoğraf bıraktı .
s-1404
9103.train
Bir de yadigâr olmak üzere fotoğraf bıraktı .
Kondu , namussuz , yağlı kapıya , diye , hasedini belli ediyordu .
s-1405
9104.train
Kondu , namussuz , yağlı kapıya , diye , hasedini belli ediyordu .
Bu endüstri ülkeleri , zenginliklerini üçüncü dünya ülkelerinin ham maddelerini yağma ederek sağlamışlardı .
s-1406
9105.train
Bu endüstri ülkeleri , zenginliklerini üçüncü dünya ülkelerinin ham maddelerini yağma ederek sağlamışlardı .
Bu konuda hiç kimsenin yakayı ele vermeyeceğine şimdiden kalıbımı basarım .
s-1407
9106.train
Bu konuda hiç kimsenin yakayı ele vermeyeceğine şimdiden kalıbımı basarım .
Tek başına , yakınmasız ayakta kalabilmiş tüm kişiler gibi örtük bir bilgelik geliştirmişti .
s-1408
9107.train
Tek başına , yakınmasız ayakta kalabilmiş tüm kişiler gibi örtük bir bilgelik geliştirmişti .
Onu gece yarısı sokağın ortasına atıvermek yakışık almazdı .
s-1409
9108.train
Onu gece yarısı sokağın ortasına atıvermek yakışık almazdı .
Sarı gri gölge bu sefer duvarın üstüne düşmüş , orayı yalayıp geçiyor , yalayıp geçiyor .
s-1410
9109.train
Sarı gri gölge bu sefer duvarın üstüne düşmüş , orayı yalayıp geçiyor , yalayıp geçiyor .
İçinde yaz kış , bir don bir gömlekle yalın ayak , başı kabak bir adam oturur .
s-1411
9110.train
İçinde yaz kış , bir don bir gömlekle yalın ayak , başı kabak bir adam oturur .
Ara sıra , çatlak bir nara , dağdan dağa yalpa vuruyor .
s-1412
9111.train
Ara sıra , çatlak bir nara , dağdan dağa yalpa vuruyor .
Kız , benzi uçmuş , yarı ürkek , yarı yalvarışlı gülümsüyordu ona .
s-1413
9112.train
Kız , benzi uçmuş , yarı ürkek , yarı yalvarışlı gülümsüyordu ona .
Çocuklardan yana üzülmeyin .
s-1414
9113.train
Çocuklardan yana üzülmeyin .
Sağımızdaki , yanağından kan damlayan iri Çerkez'i gösterdim .
s-1415
9114.train
Sağımızdaki , yanağından kan damlayan iri Çerkez'i gösterdim .
Bir babam olduğunu , nasıl yana yana istediğini size anlatamam .
s-1416
9115.train
Bir babam olduğunu , nasıl yana yana istediğini size anlatamam .
Bey , bana teselli verecek yerde sen de yangına körükle gidiyorsun .
s-1417
9116.train
Bey , bana teselli verecek yerde sen de yangına körükle gidiyorsun .
Ben seni yanıma alayım ama çok para veremem .
s-1418
9117.train
Ben seni yanıma alayım ama çok para veremem .
Galiba bu tarihî günün yüzü suyu hürmetine Beyoğlu'nda sürtüp durmaları yanlarına kâr kaldı .
s-1419
9118.train
Galiba bu tarihî günün yüzü suyu hürmetine Beyoğlu'nda sürtüp durmaları yanlarına kâr kaldı .
Senin için yanıp tutuşuyorum
s-1420
9119.train
Senin için yanıp tutuşuyorum
Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu .
s-1421
9120.train
Fabrikayı boşaltmaları için dışarıdan çağrı yapılırken kaçma arzusuyla yanıp tutuşanlar oldu .
Azmi , benim yerime yanıtladı .
s-1422
9121.train
Azmi , benim yerime yanıtladı .
Yanlış yere , haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı .
s-1423
9122.train
Yanlış yere , haksızca kabaran öfkeleri yatışmıştı .
Doğrusu , izlediklerimi , yaşadıklarımı yapıntısal bir metinde eritmek istemiş , becerememişim .
s-1424
9123.train
Doğrusu , izlediklerimi , yaşadıklarımı yapıntısal bir metinde eritmek istemiş , becerememişim .
Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu .
s-1425
9124.train
Bütün vücudu yaprak gibi titriyordu .
Yapyalın gerçekler içinde bile çoğu kendini masal âleminde sanıyor .
s-1426
9125.train
Yapyalın gerçekler içinde bile çoğu kendini masal âleminde sanıyor .
Sanatçı görüşlerini , düşüncelerini yaratımsal duyarlıkta eritemediğinden makaleye yönelmiş gibidir .
s-1427
9126.train
Sanatçı görüşlerini , düşüncelerini yaratımsal duyarlıkta eritemediğinden makaleye yönelmiş gibidir .
Yeniden görev başındaydı ve bu andan sonra işi yardımsız yürütecekti .
s-1428
9127.train
Yeniden görev başındaydı ve bu andan sonra işi yardımsız yürütecekti .
Dersleri yarım kulak dinliyor , etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu .
s-1429
9128.train
Dersleri yarım kulak dinliyor , etütlerde uzun uzun mektuplar yazıyordu .
Vapurla yarış eden yunuslara güler .
s-1430
9129.train
Vapurla yarış eden yunuslara güler .
Bu boyun bağı eskimiş ama bugünlük yasak savar .
s-1431
9130.train
Bu boyun bağı eskimiş ama bugünlük yasak savar .
Daha bugünden atılıyorlar yaşam kavgasına .
s-1432
9131.train
Daha bugünden atılıyorlar yaşam kavgasına .
Felsefeyi yaşamüstü yükseklere ulaştıran , çığır açıcı büyük filozof Platon .
s-1433
9132.train
Felsefeyi yaşamüstü yükseklere ulaştıran , çığır açıcı büyük filozof Platon .
Çocuk daha yaşında değil .
s-1434
9133.train
Çocuk daha yaşında değil .
Artık çocuk değilsin , on yedi yaşını sürüyorsun .
s-1435
9134.train
Artık çocuk değilsin , on yedi yaşını sürüyorsun .
Bey , şimdi yemin edeceğim , yatağımı ayıracağım , anladın mı ?
s-1436
9135.train
Bey , şimdi yemin edeceğim , yatağımı ayıracağım , anladın mı ?
Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum .
s-1437
9136.train
Yatıp kalktığım odamın penceresinden bakınca bir baştan bir başa bütün sokağı görüyordum .
Yetişmiş adamları , pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar .
s-1439
9138.train
Yetişmiş adamları , pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar .
Yayık yaydım kolum şişti / Kolumdan kol bağım düştü
s-1440
9139.train
Yayık yaydım kolum şişti / Kolumdan kol bağım düştü
Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi .
s-1441
9140.train
Okuyabilmek için kapıdaki ışık yeterli değildi .
Eserin Farsça metninin yazma nüshaları arasında da bazen oldukça büyük farklara tesadüf edilmektedir .
s-1442
9141.train
Eserin Farsça metninin yazma nüshaları arasında da bazen oldukça büyük farklara tesadüf edilmektedir .
Bu kelimeyi işitince derin bir yeis , anlatılmaz bir elem duyarım .
s-1443
9142.train
Bu kelimeyi işitince derin bir yeis , anlatılmaz bir elem duyarım .
Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır .
s-1444
9143.train
Kayıkçı yelkeni açmak için ilkin direği yerine oturtmalıdır .
Ben böyle çıkışınca ister istemez yelkenleri suya indiriyorlardı .
s-1445
9144.train
Ben böyle çıkışınca ister istemez yelkenleri suya indiriyorlardı .
Her akşam , beş paralık alışveriş etmedim diye yemini basar .
s-1446
9145.train
Her akşam , beş paralık alışveriş etmedim diye yemini basar .
Bütün bu hayatın mahrumiyetleri pahasına elde edilmiş para ortaya dökülür , yenene içilene bakılmaz .
s-1447
9146.train
Bütün bu hayatın mahrumiyetleri pahasına elde edilmiş para ortaya dökülür , yenene içilene bakılmaz .
Sinemada zar zor bir yer bulduk .
s-1448
9147.train
Sinemada zar zor bir yer bulduk .
Bir oyunu belli ölçülere göre değil , ne olduğu belli olmayan kendi beğenisine göre yerden yere çalıyor .
s-1449
9148.train
Bir oyunu belli ölçülere göre değil , ne olduğu belli olmayan kendi beğenisine göre yerden yere çalıyor .
Bunun için Necla ile Ayşe onu yere göğe koymuyor enişte diye pervane gibi etrafında dönüyorlar .
s-1450
9149.train
Bunun için Necla ile Ayşe onu yere göğe koymuyor enişte diye pervane gibi etrafında dönüyorlar .
Sen beni yere seren darbenin ne olduğunu anlıyor musun ?
s-1451
9150.train
Sen beni yere seren darbenin ne olduğunu anlıyor musun ?
Bana öyle geldi ki , zevcem , bu ilk manzarayı görünce , bayılmamak , yere yıkılmamak için bütün gücünü sarf etti .
s-1452
9151.train
Bana öyle geldi ki , zevcem , bu ilk manzarayı görünce , bayılmamak , yere yıkılmamak için bütün gücünü sarf etti .
Müttefikler yeri göğü ve bütün köşe başlarını tutmuştur .
s-1453
9152.train
Müttefikler yeri göğü ve bütün köşe başlarını tutmuştur .
Bu keyif düşkünü memurlar suya sabuna dokunan işlere karışmadıklarından senelerce yerlerinde kalırlar .
s-1454
9153.train
Bu keyif düşkünü memurlar suya sabuna dokunan işlere karışmadıklarından senelerce yerlerinde kalırlar .
Bu yerinde sayan kafamıza ne ad takmalı ?
s-1455
9154.train
Bu yerinde sayan kafamıza ne ad takmalı ?
Bir hikâye anlatır , erkekleri yerin dibine batırır çıkarırdı .
s-1456
9155.train
Bir hikâye anlatır , erkekleri yerin dibine batırır çıkarırdı .
Sağlığım yerine geldi .
s-1457
9156.train
Sağlığım yerine geldi .
Depremden sonra gönderilen battaniyeler yerini buldu .
s-1458
9157.train
Depremden sonra gönderilen battaniyeler yerini buldu .
Ayağı kayınca yeri öptü .
s-1459
9158.train
Ayağı kayınca yeri öptü .
O kahkaha nöbetlerinden birini tatmak üzere olduğunu hissediyor , yerlere geçiyordum .
s-1460
9159.train
O kahkaha nöbetlerinden birini tatmak üzere olduğunu hissediyor , yerlere geçiyordum .
Dünya üzerinde yersiz yurtsuz kalmış iki arkadaş .
s-1461
9160.train
Dünya üzerinde yersiz yurtsuz kalmış iki arkadaş .
Çağdaş insanın hayatında gazete mühim bir yer tutar .
s-1462
9161.train
Çağdaş insanın hayatında gazete mühim bir yer tutar .
Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından , çok kez ayakta kalır .
s-1463
9162.train
Kadınlara yer vermek alışkanlığı da olmadığından , çok kez ayakta kalır .
Ertesi gün cenaze kaldırılırken yer yerinden oynamalıydı .
s-1464
9163.train
Ertesi gün cenaze kaldırılırken yer yerinden oynamalıydı .
Fakat kendileri gelmeden önce , bir küçük pürüzü gidermek konusunda da yetkili kıldılar .
s-1465
9164.train
Fakat kendileri gelmeden önce , bir küçük pürüzü gidermek konusunda da yetkili kıldılar .
. yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın , kaçışan hizmetçiler .
s-1466
9165.train
. yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın , kaçışan hizmetçiler .
Şimdi büsbütün yanan Aksaray'ın daha benim küçüklüğümde yıkkınlık gösteren konaklarını bilmem hatırlayanlarınız var mıdır ?
s-1467
9166.train
Şimdi büsbütün yanan Aksaray'ın daha benim küçüklüğümde yıkkınlık gösteren konaklarını bilmem hatırlayanlarınız var mıdır ?
İstiyorum ki binlerce yıldızcık parlasın , göz alıcı bir fiziki hadise vuku bulsun !
s-1468
9167.train
İstiyorum ki binlerce yıldızcık parlasın , göz alıcı bir fiziki hadise vuku bulsun !
Ana , inek sağar ; yoğurt çalar , yayık vurur .
s-1469
9168.train
Ana , inek sağar ; yoğurt çalar , yayık vurur .
O hep faydasız üzüntüler duyar , sıradan arzularla , varlıklar içinde , yoksulluklar çekerdi .
s-1470
9169.train
O hep faydasız üzüntüler duyar , sıradan arzularla , varlıklar içinde , yoksulluklar çekerdi .
Bir roman konusundan yola çıkarak Salâh Birsel'in ' Dört Köşeli Üçgen'iyle Orhan Kemal'in ' Murtaza'sı arasında bir akrabalık kuruverdi .
s-1471
9170.train
Bir roman konusundan yola çıkarak Salâh Birsel'in ' Dört Köşeli Üçgen'iyle Orhan Kemal'in ' Murtaza'sı arasında bir akrabalık kuruverdi .
Başında bir tavus tuğ gibi çamlar / Yollara dizilmiş tığ gibi çamlar
s-1472
9171.train
Başında bir tavus tuğ gibi çamlar / Yollara dizilmiş tığ gibi çamlar
Seksen iki yılı birlikte yürümüş , yol ayrımına gelmişlerdi nihayet .
s-1473
9172.train
Seksen iki yılı birlikte yürümüş , yol ayrımına gelmişlerdi nihayet .
Elinde güçlü bir çıra vardı , onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu .
s-1474
9173.train
Elinde güçlü bir çıra vardı , onu yüksekte tutarak yolculara yol gösteriyordu .
Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım .
s-1475
9174.train
Yanıma epeyce yol harçlığı almıştım .
Motorun yanaşmasını bekliyorum , yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor .
s-1476
9175.train
Motorun yanaşmasını bekliyorum , yol kestiği için şimdi hiç gürültü etmiyor .
Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
s-1477
9176.train
Hayata beraber başladığımız / Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
Para yoluna canını verdi .
s-1478
9177.train
Para yoluna canını verdi .
Arkadaşının mektebe alınması işini o hafta içinde yoluna koymuş .
s-1479
9178.train
Arkadaşının mektebe alınması işini o hafta içinde yoluna koymuş .
Hile yoluna saptı .
s-1480
9179.train
Hile yoluna saptı .
Aradan uzun seneler geçer , o kadını sokakta gördüler mi yollarını değiştirirler .
s-1481
9180.train
Aradan uzun seneler geçer , o kadını sokakta gördüler mi yollarını değiştirirler .
Mademki bu işi yapamıyorsun , o hâlde başka işimiz yok derler , bana yol verirler .
s-1482
9181.train
Mademki bu işi yapamıyorsun , o hâlde başka işimiz yok derler , bana yol verirler .
Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı .
s-1483
9182.train
Pervin biraz dinlendikten sonra ayağa kalktı .
Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır .
s-1484
9183.train
Ama unutmayalım ki tecessüslerimize yön veren ihtiyaçlarımızdır .
O da sana er geç yuları takar , benden beter olursun .
s-1485
9184.train
O da sana er geç yuları takar , benden beter olursun .
Yuvarlak konuşmayı bırak da söyleyeceğini açıkça söyle diye hatibe müdahale etti .
s-1486
9185.train
Yuvarlak konuşmayı bırak da söyleyeceğini açıkça söyle diye hatibe müdahale etti .
Anlaşılan Cemal Paşa'nın bu işe yarar bir adamı yok , bize bıraksın , haklarından gelelim , dediler .
s-1487
9186.train
Anlaşılan Cemal Paşa'nın bu işe yarar bir adamı yok , bize bıraksın , haklarından gelelim , dediler .
Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık .
s-1488
9187.train
Güya bütün memleket arkamızda imiş gibi yüksek perdeden konuşmaya başlamıştık .
Bekçi , onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu .
s-1489
9188.train
Bekçi , onlardan cesaret almış gibi şimdi daha yüksekten konuşuyordu .
Şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı .
s-1490
9189.train
Şikâyet etmeden yükünü çektiği yitik bir yaşamı olmalıydı .
Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara , kapılara , pencerelere kaydı .
s-1491
9190.train
Yüreği bozulanların gözleri karanlık koridorlara , kapılara , pencerelere kaydı .
Göz göz oldu yüreğim , gözlerinin derdinden
s-1492
9191.train
Göz göz oldu yüreğim , gözlerinin derdinden
Yüreği kan ağlıyordu , onların şu perişan , sürüm sürüm hâllerini gördükçe .
s-1493
9192.train
Yüreği kan ağlıyordu , onların şu perişan , sürüm sürüm hâllerini gördükçe .
Namazı nasıl kıldığını bilmedi , yüreğinde bir şeyler kaynıyordu .
s-1494
9193.train
Namazı nasıl kıldığını bilmedi , yüreğinde bir şeyler kaynıyordu .
Piyanistin takdiri yüreğinden geliyordu .
s-1495
9194.train
Piyanistin takdiri yüreğinden geliyordu .
Uykusundan esneye gerine çıkar , içine sinmiş rüyalardan hafif hafif sıyrılırdı .
s-1496
9195.train
Uykusundan esneye gerine çıkar , içine sinmiş rüyalardan hafif hafif sıyrılırdı .
Gülbahar'ın yüreğini ateş almış yanıyordu .
s-1497
9196.train
Gülbahar'ın yüreğini ateş almış yanıyordu .
Bir dilenci çocuğuna dayak attığını görmüş , yüreği parçalanmıştı .
s-1498
9197.train
Bir dilenci çocuğuna dayak attığını görmüş , yüreği parçalanmıştı .
O , inledikçe benim de yüreğim sızlıyor , sıkıntıdan damarlarımı saran yağ eriyor .
s-1499
9198.train
O , inledikçe benim de yüreğim sızlıyor , sıkıntıdan damarlarımı saran yağ eriyor .
Odanın içinde birdenbire kızılca kıyamet kopmasın mı zavallı halamın yüreği yerinden oynamış .
s-1500
9199.train
Odanın içinde birdenbire kızılca kıyamet kopmasın mı zavallı halamın yüreği yerinden oynamış .
Text view • Dependency trees • Edit as list