s-803
| Şiirlerinin birkaçı erişilmez derecede güzel belki de şair olmaya özenmediği için eşsiz incilerdir . |
s-804
| O gün , hemen bir koşu seracılara gittim , kocaman bir yasemin aldım , eve getirdim . |
s-805
| Ufuklar birleşince ezilecek bizleriz / Biz de çöl ortasında kuruyan denizleriz |
s-806
| İlk kez bir kadınla beraber oluyordu |
s-807
| Mühendisler birliği . |
s-808
| Bu ayıbı işleyenlerle birlik olmayı bir türlü kibrime yediremiyorum . |
s-809
| O , dünyanın bir numaralı oyuncusudur . |
s-810
| Hanımlar gene bir örnek yeldirme giymişler , bir örnek başörtü örtmüşler . |
s-811
| Hastalıktan ötürü engelliler bir yana , hep susan bir insan tasarlamaya yetmiyor hayal gücüm . |
s-812
| Herkes sofraya oturmuş , bir yandan çorbalarını kaşıklayıp bir yandan da haberleri seyrediyordu . |
s-813
| Gelip gidişleri giderek seyreldi ve bir zaman sonra tümüyle yitti Ercan . |
s-814
| Besim , gidenlere ikram edilen çaydan kalma bisküvileri atıştırmakla meşguldü . |
s-815
| Ben bitaraf değil , bir tarafım diyordu . |
s-816
| Zarfa yapışık pullar . |
s-817
| Yetişir koştuğum aşkın peşi sıra / Bitirdi beni bu içki , bu kumar |
s-818
| Hepsi kır nebatları gibi gelişigüzel , bu mevsim burada , öbür mevsim orada doğup yaşıyorlar . |
s-819
| Buğdayla arpadan başka ne biter bu topraklarda ? |
s-820
| Bitümlü petrol . |
s-821
| Yatağın üzerinde kol kapakları , cep ağızları lacivert biyeli , mavi ipek bir pijama duruyordu . |
s-822
| O gün biyolojicinin yazılı yapma olasılığı vardı . |
s-823
| Kendinden bizar , dünyadan , insanlardan , her şeyden bizar , eve döndü . |
s-824
| Dünya havadislerini , çok defa , bizcileyin , gazetelerden , radyolardan öğrenirlermiş . |
s-825
| Batı Bloku . |
s-826
| Sarı renkte incecik bir örme bluz giymiş . |
s-827
| Ben de karşısında ne yapacağımı bilmez , şuursuz bir esir gibi şaşkın şaşkın bocaladım durdum . |
s-828
| Bu acı çıngırak sesi galiba bodrum katından geldi . |
s-829
| Gırtlak veremi midir nedir , çehresinde damla kan yok . |
s-830
| Hayat zor anne , kaç boğazız evde , ağabeyim hangi birimize yetişsin . |
s-831
| İki Osmanlı neferi gizlenmişler , biçareleri o dakika boğazlamışlar . |
s-832
| Otuz bu kadar devlet , hiç durmadan dinlenmeden boğazlaşabilirler miydi ? |
s-833
| Mustafa da boğazlı adam . |
s-834
| Hizmet erim sefer tasıyla akşam yemeğini getirdi . |
s-835
| Koyu yeşil renk odayı boğdu . |
s-836
| Ampulün kör ışığı , dükkânı alaca bir loşluğa boğmuştu . |
s-837
| Zaten durumun vahametini sezen müdürle hoca , işi gürültüye boğmak için Atatürk'e müfredat programına dair bir şeyler anlatmaya başladılar . |
s-838
| Denize düşmeden boğulacağız diye haykırıyordu . |
s-839
| Lenf boğumları . |
s-840
| Ne çare ki boğuşma esnasında o da birkaç yerinden yaralanmış . |
s-841
| Boka batmak . |
s-842
| Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor . |
s-843
| Bu işin sonunda bokluk çıkacak . |
s-844
| Bolca bir pantolon . |
s-845
| Biraz zayıflamış , kolalı beyaz yakalığı bollaşmıştı . |
s-846
| Gözyaşları , kısa bir an kirpiklerinin ucunda boncuk boncuk asılı duruyor . |
s-847
| Gelen , bakkalın kırmızı yüzlü , boncuk mavisi gözlü küçük çırağıydı . |
s-848
| Milâs'ın en iyi terzisine yaptırdığım bonjurumu giyerek memurlar arasına katılıyor , yaşlı başlı insanlardan . akran muamelesi görüyorum . |
s-849
| On bopluk kıymeti yoktu . |
s-850
| Soğuk bir sonbahar ve sonbaharı boralı bir kış başladı . |
s-851
| Borazanları alayın önünde topluyorlar . |
s-852
| Bir bakıma belki de borç harç içinde beş nüfusla ailesini geçindirmeye uğraşan biriydi . |
s-853
| Aslında , okumasını da ona borçludur . |
s-854
| Bordo çanta . |
s-855
| Borikli vazelin . |
s-856
| Borsada istediği gibi oynuyordu fiyatlarla . |
s-857
| Ankara'da ilk sabah boru sesinden uyandım . |
s-858
| İşte bunda bir kurt yeniği var diye bu gece uyumamış , kuyu başındaki bostan gölgeliğinde beklemişti . |
s-859
| O , bekçi değil , bostan korkuluğu . |
s-860
| Kimisi maişet derdine düşmüş / Rahattan bihaber |
s-861
| Yaşlı başlı insanlarız , dedi . |
s-862
| Sicim gitgide boşalıyor , gemi hafif yana yatarak pupa gidiyordu . |
s-863
| Yayla devriyesi bizden yardım istemek için havaya silah boşaltmış . |
s-864
| Bıraktıkları zevcelerini yine canları isterse tekrar alabilirler . |
s-865
| Vecihe , fazla kurulmuş bir zemberek şiddetiyle boşandı . |
s-866
| Ama boşboğazlık etmezsen bir şey olmaz . |
s-867
| Botlarımı çıkartırken yatağın altında Mine'nin bez terliklerini görüyorum . |
s-868
| Bu elbiseye iki boy yeter . |
s-869
| Manas , Şehname , İlyada , Kalevala birer destan örneğidir . |
s-870
| Birisi sütsüz çikolata renginde , uzun boylu , geniş omuzlu , Amerikan boksörlerine benziyordu . |
s-871
| Ben elimde bir gazete ile boyacıda oturuyordum . |
s-872
| Türk evlerinde köşeler ve tavanlar türlü renklerle boyalı oyma tahtalarla süslüydü . |
s-873
| Yalnız kapı ile dolabın yüzleri tel ve fil dişi kakma ve boyasızdır . |
s-874
| Sözümüzün hakiki boyunu bosunu zaman ve eser gösterecek . |
s-875
| Güçlü kuvvetli kız , boyca ondan en az iki karış yüksek . |
s-876
| Önü boydan boya ayna olan uzun mermer masanın kenarında yavaş yavaş çalışıyordu . |
s-877
| Evvela ; ' kötüler ' lakabı takılır , sonra boykotaj başlar . |
s-878
| İkiniz de hapsi boylarsınız . |
s-879
| Küçük boylu sünger isteniyorsa büyükler istenilen boyda ve biçimde kesilip kırpılır . |
s-880
| Kaldırıma boylu boyunca yatmıştı . |
s-881
| Boynuz tarak . |
s-882
| Günahı söyleyenlerin boynuna , derler ki bu iki genç birbirlerini küçükten beri sevmişler de öyle nişanlanmışlar . |
s-883
| On lira boyunduruk parası ayırmışsınız , bizim hiç kahrımız yok mu ? |
s-884
| Başı omuzlarının arasına sanki boyunsuz yerleştirilmiş , tıkız bir köylü . |
s-885
| Zaman hep biraz kadehlerin arkasında ve boyutsuzdur . |
s-886
| Eski bozarmış çarşaf yatağın ortasında toplanmıştı . |
s-887
| Böyle manen bozgun , yılgın ve bedenen bitkin bir hâlde köye varıyoruz . |
s-888
| Bir insanın aklını bozabilmesi için evvelce bu aklın mevcut olması lazım gelir . |
s-889
| Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun . |
s-890
| Bostanı bozduk . |
s-891
| Adamcağızı fena bozdunuz . |
s-892
| Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu . |
s-893
| Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki . |
s-894
| Günümüze dek soysuzlaşa soysuzlaşa varagelen bozuk düzen her zaman yoktu . |
s-895
| Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler . |
s-896
| Taklit mal çıkaran fabrikalar , Hollywood bozuntusu şehirler istemeyiz . |
s-897
| Evet ağzı ile değilse de sakalı ile böyle der , kendine için için böyle bir üstünlük böbürü yaratırdı . |
s-898
| Böcekkabuğu deri . |
s-899
| Üstleri yosunlu , içleri böcekli bu durgun , kokak sular insandaki içmek isteğini kesiyor . |
s-900
| Özellikle kıllı bir bölgeden açtığı deliği de maharetle diktikten sonra cesedi teşrih masasından alıp ona kendi yabanlık elbiselerini giydirdi . |
s-901
| Bir domates aldı , çakıyla dörde böldü . |
s-902
| a / b kesri a bölü b diye okunur . |