s-401
| Burası Ankara'ya iki günöte , ana yollardan aykırı küçük bir kasabaydı . |
s-402
| Üzerlerinde kırmızı aylı beyaz bayrakların sallandığı geniş çadırların önünde öteye beriye gidip gelen doktorlar dolaşıyor . |
s-403
| Aylık ücretin ödenmesi de garip bir biçim almıştı . |
s-404
| Aylık toplantı . |
s-405
| Aylıklı bir iş . |
s-406
| Kapı kanadının aynası . |
s-407
| Bir ülkenin sanat ve kültür hayatı bir bakıma o ülkenin uygarlık aynasıdır . |
s-408
| Vah vah , aynalı şeydi doğrusu , kayartonun elinden kurtaramadınız . |
s-409
| Benimki de ne yapsın , ne gördüyse aynen sürdürüyor . |
s-410
| Ayni yardım . |
s-411
| Taşlığa oturup soğuk ayranlar içtik . |
s-412
| Bir formalık ayrı basımlar eser diye gösterilmezse korkarım pek çoğumuzun eser listeleri hayli fakir kalırdı . |
s-413
| Ayrıca yeni atlattığı zatürre onu iyice güçten düşürmüştü . |
s-414
| Apış arasına fazla tülbent ve mermerşahi tıkarak bebeği çarpık ve ayrık bacaklı , tenasüpsüz olmaktan korur . |
s-415
| Şimdi ya gündüzdür ya gece . |
s-416
| Bunca zamanlar bilişip / Ahir dönüp ayrılışıp |
s-417
| Artık senden saklamaya sebep kalmıyor . |
s-418
| Bu taşçılar topluluğunun tadını , çeşnisini başka hiçbir yerde bulamazlardı . |
s-419
| Hep kamersiz gecelerin karanlıkları içinde geçen beş seneden sonra parlak ve yeşil köyü pek hoşuna gitmişti . |
s-420
| Tavanda hevenk hevenk üzümler , elmalar , armutlar , ayvalar sarkıyordu . |
s-421
| Sarı ayva tüyleriyle kaplı incecik kollarını biraz fazla sıkacak olsam eriyiverecek sanırım . |
s-422
| Komşu gencine yüz vermemiş , çocuklu bir mahkeme azasıyla evlenmişti . |
s-423
| Kendini yeni hayatın azadeliğine terk ettiği zaman . |
s-424
| Bakımsızlıklarla göçüp gitmiş bir cihan / Mevsimler soğumuş , sular azalmış |
s-425
| Arkadaşlarımdan ayrılıp onun yanına geçmek azametime dokundu . |
s-426
| Biz onların yorgun ve durgun bile olsa düzgün ve heybetli hâllerini görüyorduk . |
s-427
| Aydınlık olunca günlerin devamı bir azap gibi geliyordu . |
s-428
| Tersane azabı . |
s-429
| Zavallı kuş birdenbire sendeledi , azat olduğuna inanmıyor gibi durdu . |
s-430
| Yaramazlığı bir yana , çocukları da azdırdığı için temiz bir dayak yemiş olmalı . |
s-431
| Senin gibi azgın bir delikanlıya vereceğim ilk ders , doyurabildiğin kadının sana vereceği tadın ne kadar önemli olduğudur . |
s-432
| Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu . |
s-433
| Zamanımızın Fransız romancıları da bir hayli işi azıtmış durumdadırlar . |
s-434
| Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz . |
s-435
| Bu hususlardaki vesikaların azlığı maalesef ancak küçük bir ipucu üzerinde yapılan tahminlerden ibaret kalıyor . |
s-436
| Çocuklar azdı . |
s-437
| Bazılarının bronşiti , bazılarının romatizması azmış . |
s-438
| En azından yirmi beş yıl daha yaşamaya azmettim . |
s-439
| Türk babanın ve Türk ananın çocuğu Türk'tür . |
s-440
| Asya'daki babalarımızdan miras kalan millî şiirimizin manzum şekillerinde . |
s-441
| Gül Baba . |
s-442
| Bu kardeşçe , babaca muameleleri karşısında , artık böyle bir hisse kapılmanın ne kadar yersiz olduğunu anlamaya başlamıştım . |
s-443
| Bu , müessesemizin çok eski baba dostu müşterisinin kızına hediyemizdir . |
s-444
| Ben , serin bir esinti bulmak umuduyla ta babafingonun başına tırmandım . |
s-445
| Bu adla bizim kayınbabadan bir hayli para dolandırmışlar . |
s-446
| Ben üç çocuğa babalık etmiş , iki kız evlendirmiş , bir oğlan okutmuşum . |
s-447
| Eşyam mektebe geldiği andan itibaren artık hayata benim için ebedî yalnızlık , ebedî yetimlik ikinci defa tahakkuk etmiş oluyordu . |
s-448
| Padişah bakmış , babayani , hırpani bir derviş . |
s-449
| Binaya yakışacak mobilyayı satın almaya kadir babayiğit çıkmadı . |
s-450
| Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu . |
s-451
| Bakın şu bacaksıza ! |
s-452
| Tam o sırada içeri Habeş bir bacı girdi . |
s-453
| O daha ayakları çıplak küçük bir kızken , geceleri beyaz badanalı kuyunun kenarına yan yana otururduk . |
s-454
| Badem bıyık hafifçe sola kayıyor . |
s-455
| Nasıl oldu da deminki badireden sağ salim kurtulabildi ? |
s-456
| Ayakkabının bağı çözüldü . |
s-457
| Kadıköy'den Fenerbahçe'ye kadar olan saha , gözleri okşayan bağlarla örtülüdür . |
s-458
| Bağa gözlük . |
s-459
| Bağ bozumu zamanı ceviz çırpmaya giderlerdi . |
s-460
| Bağcıksız ayakkabı . |
s-461
| Bağımlılık bir süre mutlu eder , sonra alışkanlık olur , sonra baskıya dönüşür . |
s-462
| Burada da her bahsin sonunda yazdığı gibi uzun uzadıya incelemelerde bulunuyor . |
s-463
| Annem , bulaşıkları yıkamaya çalışıyor , kız kardeşim onları kurulamakla meşgul . |
s-464
| Şiirlerindeki mistik hava ile yaşamındaki bu bağırgan , çocuksu yaklaşım , çoğu kimseyi yadırgatırdı . |
s-465
| Tellal bağırtmak . |
s-466
| Çocuk elindeki çiçek demetini kumandanın ayağı altına atarak , babamı bağışlayınız , diyordu . |
s-467
| Bu konuyu nasıl buraya bağladığını bir türlü anlamıyorum . |
s-468
| İşleri bugün sözleşmeye bağladı . |
s-469
| Bu iş beni bağladı . |
s-470
| Kızım , ne yapsak da seni bu eve bağlayabilsek acaba ? |
s-471
| Ona bağlandığım kadar / Hiçbirine bağlanmadım / Sade kadın değil , insan |
s-472
| Bütün ulaştırma bağlantıları tahrip edilmiştir . |
s-473
| Hazır bulunanların hepsi tatlı dil , güler yüz taraftarlığında ittifak etmiş gibiydiler . |
s-474
| Günlerden beri bağlı duran demir , sert bir hırıltıyla denize daldı . |
s-475
| Bağlı geçit . |
s-476
| Babama olan bağlılığımdan ziyade , anneme duyduğum kızgınlıktan yaptım bunu . |
s-477
| Nice kahramanlar nice sultanlar / Gelmiş gitmiş bağrı yanık ozanlar |
s-478
| Güvertede bir koşuşma , denizde bir bağrışma oldu . |
s-479
| Kapıdan çıkmak üzere olan İclâl geriye dönerek bahanesiz durmuştu . |
s-480
| Bir bahar bayramının ikinci , üçüncü günleri , abla kardeş kokusunu kim bilir kaçıncı defa alıyordu . |
s-481
| Birkaç aydan sonra hayatımız boyunca yaşadığımız en büyük bahçeli evden çıktık . |
s-482
| Çalıştık bahçıvanla sabah akşam baş başa / Bu üç gülü büyüttük üç yiğit arkadaşa |
s-483
| Her zaman bahçıvanlıkla uğraşan bir ihtiyar adam . |
s-484
| Bahriye neferleri sıçrayıp sandallara atladılar . |
s-485
| Hatta ben , bazı şairlerimizin gülden , çiçekten , aşktan ve büyüleyen gözlerden bahsetmelerine şaşarım , çok şaşarım . |
s-486
| Sonraları onun bahtiyarlığını gördükçe memnun olurdum . |
s-487
| Galiba bu , o bahtsız annenin en büyük kahrı oldu ve oğluna özlemini sayıklayarak öldü gitti . |
s-488
| Geçenlerde bir iş adamı bakarada yüz bin liraya yakın para kaybetti . |
s-489
| Ustanın anası yatalak oldu , yanına başka bir bakıcı kocakarı tuttum . |
s-490
| Bahçe bakım ister . |
s-491
| Çeviri üzerine okuduğum yazıları okumadıklarım da öyleymiş gibi geliyor bana yazılma nedenleri bakımından iki büyük öbekte toplayabilirim . |
s-492
| Üç yaşına kadar valideler çocuklarına pek az bir şey öğretebilecek veyahut hemen hiçbir şey öğretemeyecek , yalnız bir bakıntıdan ibaret bulunan hizmetlerinde bile . |
s-493
| Gittikçe kırmızıya çalan bir güneş , her şeyin üzerine , tepeden tırnağa bakırımsı bir yaldız döküyor . |
s-494
| Ev halkı birbirlerine bakışıyorlar , söyleyecek söz bulamıyorlar . |
s-495
| Kale kapısından yalnız birini açık bırakarak bakilerini örmeye başlamışlardı . |
s-496
| Bakkallar , sebzeciler eline bir iki şey tutuştururlardı . |
s-497
| Elleri , ayakları kalın baklalı zincirle bağlı biçarenin . |
s-498
| Baklavalık un . |
s-499
| Limana bakan penceresinden deniz görünürdü . |
s-500
| Pasaport işine polis bakar . |