s-203
| Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe'nin sırtı yere gelmişti . |
s-204
| Biraz sonra bir besleme kız kocaman bir alüminyum ibriği getirdi . |
s-205
| İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam . |
s-206
| Güzel ama güzel bir söz söyledi . |
s-207
| Evet ama öteki kızı bu iş için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar . |
s-208
| Amaç , şüphe götürmeyecek ilk kesin bilgiye varmaktı . |
s-209
| O henüz şekilsiz , yönsüz isteklerinin peşinde başıboş bir hayat sürmektedir . |
s-210
| Aman , bir daha yapmam ! |
s-211
| Aman , acele etmeli , vakit geçiyor . |
s-212
| Aman da ne güzel şey ! |
s-213
| Asker ambarlarında buğday var . |
s-214
| Buğday ambarımız Konya . |
s-215
| Enkazın kalkması üç dört günlük ameliyata muhtaç . |
s-216
| Hepsinde ameliyat masasında bayıltılmamış bir hasta yüzü vardır . |
s-217
| Klor , fosfor , oksijen ametaldir . |
s-218
| Amipli dizanteri . |
s-219
| Hem , bu çeşit amiyane işler diplomatın nesine ? |
s-220
| Hatırladıkça amma da yılışıkmışım ha der , utana utana . |
s-221
| Bunları görüşüp amme efkârına ve kendimize aydınlık getirelim . |
s-222
| Karşımdaki duvara takılmış iki ampulden biri sönüktü ve bir gözü kırpılmış bir insan gibi bana bakıyordu . |
s-223
| Fatma Anamız . |
s-224
| Türk Dili Kürsüsü . |
s-225
| Okul , önden ve arkadan şehrin iki ana caddesine açılıyordu . |
s-226
| Bir yıllanmış ağaca anaç derler , babaç demezler . |
s-227
| Kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmez komisyoncu , anaforcu . |
s-228
| Biliyordu ki sabır , cennetin anahtarıdır . |
s-229
| Alınganları hep kolladım . |
s-230
| Göz hastalıkları ana kitabı . |
s-231
| kızları erginleştirip analaştıran yolu düşündüğünü . |
s-232
| Çalışıp çabaladı , sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı . |
s-233
| Örnekseme sözü mühimseme , önemseme sözleri örnek tutularak yapılmıştı . |
s-234
| Anasıl asker ve erkek bir kavim olmadıkları için askerliğin şanından hiçbir zaman nasipleri yoktur . |
s-235
| Toplumun anatomisi . |
s-236
| Anbean bekleniyor . |
s-237
| Bir kısım insanlar yalnız vücutlarının ve yüzlerinin andırışıyla değil , ruh hâletlerini belirten bakışlarıyla da birbirlerine benziyorlar . |
s-238
| Bu iki hikâyecik üzerinde zerre kadar edebî münakaşalara girişmemişlerdi . |
s-239
| Vazifelerini bir angarya gibi yaparlar . |
s-240
| Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan bu evlerin anha minha 50 liradan fazlaya çıkmayacağı . |
s-241
| Uçsuz bucaksız uzayan kır / Kimi yerde nadas , kimi anız |
s-242
| Bu haşin , anut , katil mazinin anif tahakkümü yalnız Türklere , yalnız Türkiye'ye mahsus değildi . |
s-243
| Yıldızın hemen altında , namluya benzer bir başka şekil var , bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum . |
s-244
| Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım . |
s-245
| Göl adı olan Terkos'un , musluk suyu anlamında kullanılması anlam değişmesine bir örnektir . |
s-246
| Dil dökmek , ağız yoklamak . |
s-247
| Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın . |
s-248
| Son beraber olduğum adamı anlatmış mıydım sana ? |
s-249
| Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için . |
s-250
| Biz , gücümüz yettiğince ve gönlümüzün isteğince sizi anlatmaya çalıştık . |
s-251
| Cumartesi sabahı olduğu gibi gene ailecek oturmaya gitmişlerdi anneannesine . |
s-252
| Afişte , ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti . |
s-253
| Bu rahatsızlığını bana karşı düşmanlık biçiminde belli etti . |
s-254
| Araya adam koyup barışmanın yollarını aramaya başladı . |
s-255
| Antialerjik yatak . |
s-256
| İyi seçmeyi bilen bir antikacı . |
s-257
| Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir , bilmiyorduk . |
s-258
| Bu soğuk , yavan sözler zevkimi rencide ediyordu . |
s-259
| Satın aldığı , ciltlettiği kitaplarla kanmıyor , doymuyordu . |
s-260
| Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim . |
s-261
| Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu . |
s-262
| Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı , herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı . |
s-263
| Apazlama gidiyoruz . |
s-264
| Bir eksen üzerindeki her nokta , apsisi ile belirtilir . |
s-265
| Aptal ! |
s-266
| Sen bombayı masanın örtüsü altına koyduğuna aptallık etmişsin . |
s-267
| İki araba saman . |
s-268
| Bir arabalık odun . |
s-269
| Kimsenin bilmediği bir havayı çalmaya başladılar . |
s-270
| İnsan , köpek tenyasının ve sıtma asalağının ara konakçısıdır . |
s-271
| Şu sandalyeleri biraz aralayınız . |
s-272
| Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır . |
s-273
| Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı . |
s-274
| Bir kere düştün mü ne arayan olur ne soran ! |
s-275
| Sen aranıyorsun âdeta . |
s-276
| Bu elifbada Türk'ün tek bir harfi yoktur . |
s-277
| Belediye çavuşu çarşıyı ve arastaları dolaşmış , esnafa kepenk kapattırmıştır . |
s-278
| Türkiye'de henüz memleket meselelerini ilmî bir şekilde araştıran müesseseler kurulmamıştır . |
s-279
| Define arayıcısı . |
s-280
| Çocuk ardın ardın giderken kuyuya düştü . |
s-281
| Kıyıda kapıları , kepenkleri kapalı , birkaç ev ve depo sıralanıyordu . |
s-282
| Efendiler , bizim çehremiz her zaman temiz ve paktı ve daima temiz ve pak kalacaktır . |
s-283
| Biz lisanımızı tasfiye ediyoruz , yeni kelimeler buluyor , bulamazsak gelişigüzel uyduruyoruz . |
s-284
| Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı . |
s-285
| 1,3,5,7,9. dizisi aritmetik bir dizi olup ortak çarpan denilen değişmez oranı 2 sayısıdır . |
s-286
| Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış , gözlerini yummuştu . |
s-287
| Çadır , içindeki arkalıksız iskemlelere kurulan müşterileri güneşten korur . |
s-288
| Keşke arkeoloji de okusaydım , mavi yolculuklarımızda keşfe çıktığımız bu canım Anadolu'yu anlamak için . |
s-289
| Değirmen taşları sert arkozdan yapılır . |
s-290
| Macit Gökberk Armağanı . |
s-291
| Armutların en fenası , en kavruk , en lekeli ve en hamı bile asildir . |
s-292
| Hüseyin'i köyün kenarında , arpalık hendeğinin içinde öldürülmüş buldular . |
s-293
| Medeniyetin beynelmilel fakat harsın mutlaka millî olduğunu unutmayacağız . |
s-294
| Yolculuk arkadaşlarınıza bir bakın : Cimri daha cimrileşecek , açgözlü daha arsızlaşacaktır . |
s-295
| Üç arşınlık bez . |
s-296
| Art damak ünsüzü . |
s-297
| Artakalan parayla çocuk pek güç geçiniyordu . |
s-298
| Artımlı pirinç . |
s-299
| Kumaş arttı . |
s-300
| Cisimlerin ağırlığı yer çekiminin bir sonucudur . |
s-301
| Bir arz odasında biz kullarına görünmek acaba yüce gönlüne uygun düşer mi ? |
s-302
| Gerçekten de doktora bir bey ile iki yedili gelmişti . |