Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Parttrain
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 202 - 301 of 15398 • previousnext

s-202 Bardak altlığı .
s-203 Anladım ki hayat savaşının birinci büyük dönümünde Ayşe'nin sırtı yere gelmişti .
s-204 Biraz sonra bir besleme kız kocaman bir alüminyum ibriği getirdi .
s-205 İnanmam ama fırsat bulursam baktırmadan da yapamam .
s-206 Güzel ama güzel bir söz söyledi .
s-207 Evet ama öteki kızı bu için kaçırdılarsa amaçlarına ulaştılar .
s-208 Amaç , şüphe götürmeyecek ilk kesin bilgiye varmaktı .
s-209 O henüz şekilsiz , yönsüz isteklerinin peşinde başıboş bir hayat sürmektedir .
s-210 Aman , bir daha yapmam !
s-211 Aman , acele etmeli , vakit geçiyor .
s-212 Aman da ne güzel şey !
s-213 Asker ambarlarında buğday var .
s-214 Buğday ambarımız Konya .
s-215 Enkazın kalkması üç dört günlük ameliyata muhtaç .
s-216 Hepsinde ameliyat masasında bayıltılmamış bir hasta yüzü vardır .
s-217 Klor , fosfor , oksijen ametaldir .
s-218 Amipli dizanteri .
s-219 Hem , bu çeşit amiyane işler diplomatın nesine ?
s-220 Hatırladıkça amma da yılışıkmışım ha der , utana utana .
s-221 Bunları görüşüp amme efkârına ve kendimize aydınlık getirelim .
s-222 Karşımdaki duvara takılmış iki ampulden biri sönüktü ve bir gözü kırpılmış bir insan gibi bana bakıyordu .
s-223 Fatma Anamız .
s-224 Türk Dili Kürsüsü .
s-225 Okul , önden ve arkadan şehrin iki ana caddesine açılıyordu .
s-226 Bir yıllanmış ağaca anaç derler , babaç demezler .
s-227 Kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmez komisyoncu , anaforcu .
s-228 Biliyordu ki sabır , cennetin anahtarıdır .
s-229 Alınganları hep kolladım .
s-230 Göz hastalıkları ana kitabı .
s-231 kızları erginleştirip analaştıran yolu düşündüğünü .
s-232 Çalışıp çabaladı , sonunda bana da tahlilci bir zihniyet aşıladı .
s-233 Örnekseme sözü mühimseme , önemseme sözleri örnek tutularak yapılmıştı .
s-234 Anasıl asker ve erkek bir kavim olmadıkları için askerliğin şanından hiçbir zaman nasipleri yoktur .
s-235 Toplumun anatomisi .
s-236 Anbean bekleniyor .
s-237 Bir kısım insanlar yalnız vücutlarının ve yüzlerinin andırışıyla değil , ruh hâletlerini belirten bakışlarıyla da birbirlerine benziyorlar .
s-238 Bu iki hikâyecik üzerinde zerre kadar edebî münakaşalara girişmemişlerdi .
s-239 Vazifelerini bir angarya gibi yaparlar .
s-240 Fakat bütün memleketin ağzında çalkalanan bu evlerin anha minha 50 liradan fazlaya çıkmayacağı .
s-241 Uçsuz bucaksız uzayan kır / Kimi yerde nadas , kimi anız
s-242 Bu haşin , anut , katil mazinin anif tahakkümü yalnız Türklere , yalnız Türkiye'ye mahsus değildi .
s-243 Yıldızın hemen altında , namluya benzer bir başka şekil var , bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum .
s-244 Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım .
s-245 Göl adı olan Terkos'un , musluk suyu anlamında kullanılması anlam değişmesine bir örnektir .
s-246 Dil dökmek , ağız yoklamak .
s-247 Anlaşılan sen İstanbul'un acemisi olmalısın .
s-248 Son beraber olduğum adamı anlatmış mıydım sana ?
s-249 Bu evin içinde hatta belki bu dünyada en anlayışlı dost sizsiniz benim için .
s-250 Biz , gücümüz yettiğince ve gönlümüzün isteğince sizi anlatmaya çalıştık .
s-251 Cumartesi sabahı olduğu gibi gene ailecek oturmaya gitmişlerdi anneannesine .
s-252 Afişte , ilanda yazılı vakit gelmemiş de olsa perde açılacak demekti .
s-253 Bu rahatsızlığını bana karşı düşmanlık biçiminde belli etti .
s-254 Araya adam koyup barışmanın yollarını aramaya başladı .
s-255 Antialerjik yatak .
s-256 İyi seçmeyi bilen bir antikacı .
s-257 Öyle bir yaştaydık ki eskiliğin oluşturduğu eksikler nedir , bilmiyorduk .
s-258 Bu soğuk , yavan sözler zevkimi rencide ediyordu .
s-259 Satın aldığı , ciltlettiği kitaplarla kanmıyor , doymuyordu .
s-260 Ham vücutla ancak bu kadar koşabilirim .
s-261 Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu .
s-262 Apartmandaki dairelerin ışıkları kapalı , herkes mışıl mışıl uyuyor olmalı .
s-263 Apazlama gidiyoruz .
s-264 Bir eksen üzerindeki her nokta , apsisi ile belirtilir .
s-265 Aptal !
s-266 Sen bombayı masanın örtüsü altına koyduğuna aptallık etmişsin .
s-267 İki araba saman .
s-268 Bir arabalık odun .
s-269 Kimsenin bilmediği bir havayı çalmaya başladılar .
s-270 İnsan , köpek tenyasının ve sıtma asalağının ara konakçısıdır .
s-271 Şu sandalyeleri biraz aralayınız .
s-272 Portenin beş çizgisi arasında dört aralık vardır .
s-273 Dükkânın içinde gözleriyle bir şeyler aradı .
s-274 Bir kere düştün ne arayan olur ne soran !
s-275 Sen aranıyorsun âdeta .
s-276 Bu elifbada Türk'ün tek bir harfi yoktur .
s-277 Belediye çavuşu çarşıyı ve arastaları dolaşmış , esnafa kepenk kapattırmıştır .
s-278 Türkiye'de henüz memleket meselelerini ilmî bir şekilde araştıran müesseseler kurulmamıştır .
s-279 Define arayıcısı .
s-280 Çocuk ardın ardın giderken kuyuya düştü .
s-281 Kıyıda kapıları , kepenkleri kapalı , birkaç ev ve depo sıralanıyordu .
s-282 Efendiler , bizim çehremiz her zaman temiz ve paktı ve daima temiz ve pak kalacaktır .
s-283 Biz lisanımızı tasfiye ediyoruz , yeni kelimeler buluyor , bulamazsak gelişigüzel uyduruyoruz .
s-284 Ordu arızalı fakat kısa bir yoldan yürüyüşe tekrar başladı .
s-285 1,3,5,7,9. dizisi aritmetik bir dizi olup ortak çarpan denilen değişmez oranı 2 sayısıdır .
s-286 Otomobile bindiğimiz zaman başını arkaya yaslamış , gözlerini yummuştu .
s-287 Çadır , içindeki arkalıksız iskemlelere kurulan müşterileri güneşten korur .
s-288 Keşke arkeoloji de okusaydım , mavi yolculuklarımızda keşfe çıktığımız bu canım Anadolu'yu anlamak için .
s-289 Değirmen taşları sert arkozdan yapılır .
s-290 Macit Gökberk Armağanı .
s-291 Armutların en fenası , en kavruk , en lekeli ve en hamı bile asildir .
s-292 Hüseyin'i köyün kenarında , arpalık hendeğinin içinde öldürülmüş buldular .
s-293 Medeniyetin beynelmilel fakat harsın mutlaka millî olduğunu unutmayacağız .
s-294 Yolculuk arkadaşlarınıza bir bakın : Cimri daha cimrileşecek , açgözlü daha arsızlaşacaktır .
s-295 Üç arşınlık bez .
s-296 Art damak ünsüzü .
s-297 Artakalan parayla çocuk pek güç geçiniyordu .
s-298 Artımlı pirinç .
s-299 Kumaş arttı .
s-300 Cisimlerin ağırlığı yer çekiminin bir sonucudur .
s-301 Bir arz odasında biz kullarına görünmek acaba yüce gönlüne uygun düşer mi ?

Text viewDownload CoNNL-U