s-3
| Efendi , sen de ne üstüme abanıyorsun ? |
s-4
| İki herif zavallıya abanıyorlar . |
s-5
| Kul ile Tanrı'nın arasına girilmez . |
s-6
| Varıp yaslanayım Hacı Bektaş'a / Abdalın olayım çullar içinde |
s-7
| Atatürk , Türk milletinin gönlünde anıtlaştı . |
s-8
| Abraş at . |
s-9
| İklim ile toprağın bereketi ve insanın faaliyeti arasında yakın bir münasebet vardır . |
s-10
| Olumlu , verimli bir işe adayacağı zamanını , abur cubur işlere harcamak ağırlarına gider . |
s-11
| Bunlar yarının kadın hakları savunucuları , acar avukatları olacak soydandırlar . |
s-12
| Acele , bir karar vermek ihtiyacındayım . |
s-13
| Bakın çantasında acep nesi var / Bir çift kundurayla bir de fesi var |
s-14
| Acı poyraz kuvvetle esiyordu . |
s-15
| Acıca bir yemek . |
s-16
| Kendimi bu acı ve acıklı kitlenin bir parçası gibi hissediyordum . |
s-17
| Ağzım acılandı . |
s-18
| Acılı tarhana . |
s-19
| Nasıl acıdı elim , sopa elimden düştü . |
s-20
| Yarını ne olacak dünyamızın / Biz yaşımızı başımızı aldık / Allah çocuklarımıza acısın |
s-21
| Ata Efendi , depoya yığılı kerestelerin reçine kokusundan hazzettiğini anladı . |
s-22
| Acı su sabunu köpürtmez . |
s-23
| Borçlarını ödeyemeyen şirketin aciz halinde olduğu ilan edildi |
s-24
| Mahallede acubelerin diline düşmekten korkuyorum . |
s-25
| Geç vakit dönen zengin ve ecnebi kumarcıların acul arabalarını duymuyor . |
s-26
| Salçanın tenekesini açacakla zor açtım . |
s-27
| Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü , beni açık başıyla selamladı . |
s-28
| Açık konuşma zamanının artık geldiğine kani idim . |
s-29
| Limanda bilinen gemiler , oysa açıklardadır . |
s-30
| Tren yolu nehrin açığından geçer . |
s-31
| Susuzluk korkusu , çölde , açık denizde , çorak bir dağ başında kapkara kızgın bir el gibi insanın gırtlağına sarılabilir . |
s-32
| Başka yerlerde süt , ekmekten üstün bir gıdadır . |
s-33
| Hasan Şaş , bir soru üzerine , Güney Kore'de futbol oynamayı düşünmediğini açıkladı . |
s-34
| O köprünün açıklığı da hemen hemen aynı açıklıkta bizim köprüyle . |
s-35
| Damalı bir eteklik , açık mavi kapalı bir yün kazak giymişti . |
s-36
| Bu kadar açık sözlü oluşu beni şaşırtmıştı ama belli etmedim . |
s-37
| Arkadaşlarımdan mümkün olduğu kadar alarga yürüyor , kendimi pencerelerin , kapıların ışık sahası dışına çıkarmaya uğraşıyordum . |
s-38
| Resmî açılış töreni ne zaman beyefendi ? |
s-39
| Ateşi düşünce hasta açıldı . |
s-40
| Araç uzun yolda açıldı , hızı arttı . |
s-41
| Ben yüzerken biraz fazla açıldım , kendimi Vardar'ın kuvvetli bir akıntısına kaptırdım . |
s-42
| Konileri açındırırız ama küreyi açındıramayız . |
s-43
| Öğrenme konusundaki yorulmayan açlığımı karşılayan bir okuldaydım . |
s-44
| Karla kapanan yolu açmak . |
s-45
| Su borusunu açmak . |
s-46
| Bu boyayı biraz daha açmalı . |
s-47
| Sınav açmak . |
s-48
| Öğretmen sürekli konuşuyor , öğrenciyi açmak istiyordu . |
s-49
| İki kolunu da yukarı kadar sıvadı , sert adaleli kollarını meydana çıkardı . |
s-50
| Yargıtay , adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı mercisine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercisidir . |
s-51
| Hemen hepsi para çevrelerinin adamlarıydı . |
s-52
| Tamamen ve sadece sana ait olacak ama kendini ona adamanı istemeyecek . |
s-53
| Bu ağır yükü ticarethaneye taşıyan sırık hamallarına adam başı birkaç mangır veriliyordu . |
s-54
| Hem de ne adamcıldır , ne candır , bilseniz . |
s-55
| Yabanlık lacivert entarisi , baş örtüsü , çökük yanaklarıyla annesi kapıda bekliyordu . |
s-56
| Ahmet Vefik Paşa'nın Zor Nikâh'ı Molière'den adaptedir . |
s-57
| Adaşlık maceraları yalnız bu kadarla bitmez . |
s-58
| Yedek subay aday adayları . |
s-59
| Yaşamayı tatsız , dünyayı mahdut gösteren bu adese bana babamdan mı yadigâr kalmıştı ? |
s-60
| Paranın üstüne oturmak da biraz tatsız bir âdet olmuştu . |
s-61
| Onu ya insana verilen özel adla ya da adın yerini tutan bir zamirle gösterir . |
s-62
| Otele geldiğimiz zaman , kumandanı ölüler gibi sarı ve soluk , bel kayışı takılmış , hançeri belinde , tören esvabı ile salonu adımlarken bulduk . |
s-63
| Sonra redingot devri geldi ve redingot içinden yarı uşak , yarı kapı kulu , riyakâr , adi bir nesil türedi . |
s-64
| Milletler tarihte fatihlerden fazla adillere bağlıdırlar . |
s-65
| Memleketin tanınmış bir hekimi . |
s-66
| Onun telaşlı adımlarla binadan çıkıp karşıdaki adliyeye girdiğini gördüler . |
s-67
| Kardeşinin vazifeden affı kararlaşmış . |
s-68
| Aferin İsmail , söyle , daha bağırarak söyle ! |
s-69
| Gül yüzlü bir afetti ki her busesi lale . |
s-70
| Demek kahraman tabiatlılar aforozluydular . |
s-71
| Delikanlının sarı kıvırcık saçlı aftosu bile bu seslere alışık olduğu hâlde ürktü . |
s-72
| Seniha'ya sarıldı , aguşuna alıp onu tekrar şımarttı . |
s-73
| Sonra köy ağası hazretleri bizim de kıçımıza atacak tekmeyi . |
s-74
| Ağaç tekne . |
s-75
| Yine beni unuttu , ağaçlıklar arasına yürüdü . |
s-76
| Bu esnada şafak sökmeye ve gök ağarmaya başlamıştı . |
s-77
| Rengi birdenbire uçtu . |
s-78
| Bunların ağdalanır maç maç öterken sakızı . |
s-79
| Mekanizmanın ipi ya şu yana ya bu yana ağdıracak . |
s-80
| Kızmıştım , Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum . |
s-81
| Adam ağır adımlarla gelip masanın başına geçiyor . |
s-82
| Biraz sonra aşağıda bir kapı açıldığı , sonra da ağırca bir şeyin devrildiği duyulur . |
s-83
| Niyazi zayıftı , çocukluğunda ağır hastalıklar geçirmişti . |
s-84
| Beni karşıladılar ve ağırladılar . |
s-85
| Bu et yarına kalırsa ağırlaşır . |
s-86
| Babam senden çok mu istedi kalını ? |
s-87
| Bu cezai salahiyet hangi kanunla tespit edilmiştir , bilmiyorum . |
s-88
| Beynime bir ağırlık peyda olmuştu . |
s-89
| Gaganı kapa ! |
s-90
| Çelik ağızlı , küçük gül makasını kâğıdından çıkardı . |
s-91
| Bir boşalmaya , ağız dolusu boşalmaya , soyundan başlayarak boşalmaya isteğim var ki boşalamazsam patlayacağım . |
s-92
| Koşa badem sığmayan dar ağızlım . |
s-93
| Allah ağzımızın tadını bozmasın . |
s-94
| Çocuk haykırarak ağlamaya başlamıştı . |
s-95
| Şu kara bahtıma ağlıyorum . |
s-96
| İhtiyarlar , analar , çocuklar ağlaşıyor / Gökten geniş bir yürek matemimi taşıyor |
s-97
| Ağrılı diş . |
s-98
| Kendini nasıl müdafaa edebilip yâr ve ağyar nazarında parlayacak . |
s-99
| Terbiyeli , tedbirli , ağzı sıkı , aklı başında bir hizmetçi arıyorlar . |
s-100
| Ben yeni tanıdım ama , kızın eski ahbapları imişler ! |
s-101
| Bizim de bahçıvan kızı ile ahbaplığımız şurada birkaç gün daha ya sürer ya sürmez ! |
s-102
| Daha İstanbul'da iken buna ahdetmiş , bu yolda ölümü göze alarak Anadolu'ya çıkmıştı . |