Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Parttest
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 502 - 601 of 1643 • previousnext

s-502 Hâkimler ve savcılar kanunda belirtilenlerden başka resmî ve özel hiçbir görev alamazlar .
s-503 Onu indirmek , görücüye çıkmaya razı etmek için başta haminne olmak üzere bütün ev halkı ağacın altında durdu , yalvardı .
s-504 Rahat rahat konuştukça her bakımdan tam görüş birliği içinde olduğumuz açığa çıktı .
s-505 İşkembe ayıklamaktan , bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum .
s-506 Bir ara karşıdaki salaş birahanenin penceresine göz atıyorum .
s-507 Yerine göre fakiri korur gibi görünür , gözleri boyar böylece .
s-508 Oğluna nazar değecek diye ödü patlar , kaplumbağanın yumurtasına yaptığı gibi bir an bile gözünü ayırmak istemezdi ondan .
s-509 Mektepten sonra birbirimizi gözden kaybetmiştik .
s-510 Bizim canımıza , malımıza hangi devlet göz dikmişti ?
s-511 Hiçbir zaman göze batmak ve sivrilmek istemez .
s-512 O fırsatta onu yererek göze girmeye çalışan birkaç tıynetsiz dalkavuk da elbet renk verdiler .
s-513 Yeter oldu bu sitemler yetişir / Göz göz oldu kara bağrım tutuşur
s-514 Sözü sohbeti yerinde görünen birkaç erkeği haftalarca göz hapsine aldı .
s-515 Anlamlı anlamlı birbirine işaretler yaparak , göz kaş süzerek Emine'ye uzun uzun bakıyorlar .
s-516 İki sahilde pencerelerden damla damla taşan ışıklar güzel aydedeye göz kırpmakta yıldızlarla rekabet ediyor sanılır .
s-517 Öbürü göğsünden ağır yaralı iki erin geriye alınmalarına göz kulak oluyordu .
s-518 Pipo içer , gözleri yüzünde iki ateş böceği gibi fıldır fıldırdır .
s-519 Bazen kara gözlerinde şimşekler çakıyordu .
s-520 Birisinin âşıklı maşuklu bir masal söylediğini işitti mi karşısında apışıp gözlerini belertiyordu .
s-521 Şerbetçide temiz bardak bulamayan müşteri , gözlerini devire devire bağırıyor .
s-522 Zayıf bir kızı severdim / Gözlerinin içi gülerdi
s-523 Gözleri şıldır şıldır dönerek şikâyet ederdi .
s-524 Öyle halk türküleri vardır ki gözleriniz yaşarmadan okuyamaz veya dinleyemezsiniz .
s-525 Hakem , gözlük tak !
s-526 Göz süzüp boyun kırması , erkeği baştan çıkarmanın ilmini bilmesi fabrikaların tezgâh başlarında , soyunma odalarında konuşuldu .
s-527 Sokakta göz ucuyla süzdüğüm kadının bana ehemmiyet vermediğini görürsem hoşça bir latife söyleyiveririm .
s-528 Bir kere fevri , hemen parlar , kızınca gözü dünyayı görmez .
s-529 Demin şu pencereden gözüm denize ilişince kendimi Roma'ya giden bir vapurda sandım .
s-530 Gözü kara çıkmış , yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı .
s-531 Yabancı bir iklimde , ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir .
s-532 Dam olarak beni gözüne kestirdiği anlaşılıyordu .
s-533 İnsanın gözünü hırs , para hırsı bürümeye görsün !
s-534 Ateşoğlu , bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu .
s-535 Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra , kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu .
s-536 Buna rağmen , bir şey yakalamak ümidiyle gözünü üstünden ayırmadığını hissediyordu .
s-537 Herkes onun ne kadar gözü pek olduğunu biliyordu .
s-538 Kızda insanlığın ve her türlü kabiliyetlerinin gradosu seneden seneye düşerken , böyle sevginin aslındaki temizlikle devam etmesine imkân yoktu .
s-539 Tamamıyla gurursuz , kibirsiz , iyi ahlaklı bir ihtiyardı .
s-540 Yavaş yavaş gücüm kesiliyor , işte o zaman ağlamaya başlıyorum .
s-541 Cellat bana bu aynanın evveliyatını anlattığında ona inanmakta güçlük çektim .
s-542 Boyu bosu kötü toprağa düşmüş İdris ağacı gibi bodur kalmış .
s-543 Çocuğuna gül gibi bakıyor .
s-544 Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü .
s-545 Kahpe karının neredeyse gülleri yarılacaktı .
s-546 Baktım ki güme gideceğim , yavaşça kayığın baş yanına gittim ve kendimi denize salıverdim .
s-547 Demagog , kelime oyunu içinde hakikati güme götüren bir hokkabazdır .
s-548 Kalın perdenin ardında gün ağarmıştı .
s-549 Sözlerinin ardında sitem vardı ama daha çok günah çıkarıyordu .
s-550 Doktordan gün almam gerekir .
s-551 Süleyman kâhya gün atıncaya kadar çadırların arasında dolaştı .
s-552 Bu sorun hâlâ bütün güncelliğini korumaktadır .
s-553 Kör Mustafa bahçelerde çalışır , gündeliğe gider , sarnıç sıvar , dam aktarır , kuyu kazar .
s-554 Balık beslenen havuz mutlaka güneş görmelidir .
s-555 Çıksam yüksek bellere gün eylesem / Acep nazlı yâr duyar ola ?
s-556 Gün kavuşurken Handune'nin de hareket derecesi artmış .
s-557 Günlük dilde doğrudan yer almıyor belki , ama resmî dilde önemli bir işlevi var .
s-558 Sevmek , sevilmek , eğlenip yan gelmek , çubuğunu yakıp gününü gün etmek mi ?
s-559 Çocukcağız gürsoluk , olup biteni , duyduklarını , gördüklerini anlattı .
s-560 Utanmadan bıraktığı sakalında güve yeniği gibi boşluklar vardı .
s-561 Son yıllarda rant uğruna kurban edilen güzelim yerler arasına hem o çarşı hem balıkhane girdi .
s-562 En yeni teknolojik bilgilerden haberli oluyorlar .
s-563 Kayıkları olmayanlar mahalledeki en alışık oldukları kira sandallarına haber gönderirler .
s-564 Çok hafif geldiği için düvene ağır bir taş oturtmuşlardı .
s-565 Haiz olduğu vasıflar bizim için uygundur .
s-566 Bir milletin ruhu zapt olunmadıkça , bir milletin azim ve iradesi kırılmadıkça o millete hâkim olmanın imkânı yoktur .
s-567 Haysiyetli bir şahsiyetin şeref hakkı haleldar edilemez .
s-568 Alevlerin etrafında halka olduk ve konuştuk .
s-569 Karacaoğlan'ı okudukça deyişin önemini daha iyi anlarız .
s-570 Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı .
s-571 Hamil olduğu mektubu gösterdi .
s-572 Bilmem hangi bir esnaf cemiyetinin fahri kâtibi imiş .
s-573 Bu oğlan hanumanımı yıkar benim , derdi .
s-574 Burada artık bütün dünyaca harcıâlem olacak kadar tanınmaya yüz tutmuş Ömer Hayyam'ı tanıtmaya başlamıştı .
s-575 Akşam vakti ırgatlarla beraber harman savururum .
s-576 Aslına bakarsanız karı bana yıllar yılı güler , işaret ederdi de arkadaş karısı diye hasbi geçerdim .
s-577 Biz yanlarına gelince , her gün aynı surette geçen bu siper hayatında onlar için bir değişiklik hasıl oldu .
s-578 Sonra ver elini ana baba ocağı .
s-579 Sanatkârlar böyle cümlelere karşı pek hassas oluyorlar .
s-580 Şimşekler yakınlarda çakar , ardından da haşıllı patiskanın cayırtıyla yırtılması gibi gök tam tepede gürler .
s-581 Bir rüzgâr gibi alıp bunların arasına atar , beni bunlarla haşır neşir ederdi .
s-582 Bu soruya evet cevabını vermekle bir hataya düşmüş sayılmayız .
s-583 Söylediklerinizin birçoğunu zapt ettim .
s-584 Gevezeliklerine tam zamanında son vermişler .
s-585 Bu hava cıva .
s-586 Hekimleri Seniha'ya biraz yer ve hava değiştirmeyi , biraz kırlarda ve denizlerde gezip eğlenmeyi tavsiye ettiler .
s-587 Şirket kurulalı beri Nihat kadar ticarethanenin havasını bozan bir memur gelmemişti .
s-588 Bu adam bir gün doğar , fena bir aile içine girer , haylaz olur , mektebin arka sıralarında havyar keser , daima tekdir edilir .
s-589 Seslerinin nağmesini rikkatle dinliyor , yarı ışıkta hayalîleşen yüzlerini teessürle seyrediyordum .
s-590 Konuşmalarında , sonunda mutlaka çeşitli hayat dersleri çıkartılan meselelere yer verirdi .
s-591 Kazanalım parayı hayır hasenat yaparız , İstanbul'un susuz semtlerine çeşme yaptırırız .
s-592 Ağır ve sevimli bir adam .
s-593 Senin yoluna gençliğimi heder ettikten sonra , gene orada , o düşmüş şehirde , senin hasretinle yanan ben değil miydim ?
s-594 Çiçeklerle hemhâl olmuş , güya yumuşayarak çadırlar gibi yamru yumru kalmış duvarlar .
s-595 Her nedense diğerleri kadar olsun kuvvetli bir tesir bırakmadı .
s-596 Hana gelinceye kadar planını kurmuştu .
s-597 Azgın dalgalar saman çöpü gibi dağıtır salın hezenlerini .
s-598 Ben kısa yazamıyorum öykülerimi diye hırsımdan çatlıyorum .
s-599 Münakaşa tekrar eski hızını alamayarak biraz sonra söndü .
s-600 Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak !
s-601 Park , benzersizliği ve en azından ilk oluşuyla kasabalılara övünç vereceğe benzemektedir .

Text viewDownload CoNNL-U