Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Parttest
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 401 - 500 of 1643 • previousnext

s-401 Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi .
s-402 Bugün olanlar hakkında iyice düşünüp taşındım
s-403 Onu bu hâle sokan düşüp kalktığı arkadaşlarıdır .
s-404 Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini , oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı .
s-405 Şu kadını düzgünsüz , boyasız bir hâlde yakından bir görsem .
s-406 Ecinni taifesine hükmetmek için tespihe asılırken bir yanlış adımla kendini cinlere boğdururdu .
s-407 Tekrar geldi , kendisiyle konuştum , terbiyeli terbiyeli , efendicesine konuştum .
s-408 Efil efil eder yârin yüzünde / Zülüf müdür , perçem midir , tel midir ?
s-409 O akşam yalnız olduğum için kemanda bazı egzersizler yapmaya başladım .
s-410 Onun suçu sayılır denizin alçalması / Tarlaların ekinsiz , davarın kalması
s-411 Bilime , ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti .
s-412 Köydeyken annesi bir top gibi yuvarlak olan ekşimikli ekmeği , bak annen sana ne yaptı diye uzatıyordu .
s-413 Saat şimdi elifi elifine dokuzu gösteriyordu .
s-414 Bunu başarmak için elinden geleni yapacaksın , dedi .
s-415 Aman elinizi çabuk tutun , yılanın başı küçükken ezilmeli .
s-416 Elinin altındaki asker pek azdı .
s-417 Anneciğim , hayatımı kazandığımda senin elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam .
s-418 Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada .
s-419 Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun , çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar .
s-420 Sen el öpmeyi bile unutmuşsun .
s-421 Ben de el yordamıyla çıkacağım bu yolculukta , yanıma neler alacağımı şöyle kaydettim .
s-422 Bu olanları başka birinden işitecek olursam emdiğin sütü burnundan getiririm .
s-423 Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi .
s-424 Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım , değil mi ?
s-425 Kıymetli tutuyorsun , değil mi , bu sevgimi ? / Yalvarırım beni hep titreyerek sev , e mi !
s-426 Açlık gidecek , cehalet gidecek , benizler kanlanacak , tabiat yenilenecek , emir altına alınacaktı .
s-427 Son olarak bir başka yazarın kaleminden , tiyatronun önemi , en etkili eğitim aracı olduğu görüşüne bir örnek verelim .
s-428 Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor , kendine hükmedemiyordu .
s-429 Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler .
s-430 Bir gece içinde donanmasını , bir sepet su çiçeği gibi Haliç'e döken , engel tanımaz hareket şevkiyle Fatih .
s-431 Engin gönüllü davranıyorsunuz , bilgileriniz basit bir merakın ötesinde .
s-432 Güneş , bütün gün enselerinde boza pişirmiş , vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı .
s-433 İşi bu kadar sağlama almış olduğu hâlde , dışarıda entrikaya kurban gidiyormuşçasına ağlamaklı .
s-434 Bize yol , erkân göster ; yollar bize de , biz de adam sırasına girelim .
s-435 Bir kimsesizlik acısı , sevilme , şefkat ihtiyacı içinde ağlıyor ; ağlamayı erkekliğine yediremiyordu .
s-436 O kuruntularımız , o tafralarımız , o Ermeni gelini gibi kırıtmalarımız pek boşuna demektir .
s-437 Allah müstahakımı versin , gelmişime de geçmişime de ervahıma da yuf olsun !
s-438 Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı .
s-439 Şen ve esen kalınız .
s-440 Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular .
s-441 İnsan yurdu için canını esirgemez .
s-442 Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar , ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar .
s-443 Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim .
s-444 Sular büsbütün kararınca Boğaz'ın hayatı da büsbütün esrara dalar .
s-445 Kaşlarını kaldırarak kafasını salladığı saniye donakalmıştım .
s-446 Senin eteğini toplamaktan hamur açacak zamanı var onun ?
s-447 Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı .
s-448 Vaktiyle etrafı boş bulduğu için mistik sıfatını takınmak istemişti .
s-449 Ye de biraz et , can tut .
s-450 Bir kızı vardı ki dünyanın bütün kusurları bir araya gelse onun kadar ev bark yıkamazdı .
s-451 Öğrencilerin bir bölümü , ilk yılı yurtta geçirse bile ikinci yıldan başlayarak eve çıkmayı yeğler .
s-452 Geceleri Hüsnü'nün evinde toplanır , zikreder , evrat çekerlermiş .
s-453 Hiçbir Türk , vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz .
s-454 Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim , dedi .
s-455 Buraların altını ezbere bilirim , ezbere .
s-456 En az yirmi şiiri ezberimdeydi .
s-457 Etrafındakiler hanımefendiye karşı bir suç işlemiş gibi ezilip büzülüyorlar .
s-458 Millet , fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir .
s-459 Etrafında favorili ve top saçlı birkaç zamane delikanlısı .
s-460 Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler .
s-461 Fetvayişerife mi çıkarıyorsun be ?
s-462 Bir kelepir düştü .
s-463 Lakin erler onu da yakalamanın kolayını bulmuşlardı .
s-464 Zevk alıyor kadın terastan aşağı şakırdayan suların içinde süpürgenin fışırtılı müziğini duymaktan .
s-465 Roman ve hikâye kitaplarını okuduktan sonra tekrar fikir eserlerine dönmüştüm .
s-466 İşitilen sözler , görülen tavırlar , beğenilen düşünceler Şinasi Bey'e yeni fikirler vermeye başladı .
s-467 Gittiği zaman karşısında filintalı , fişeklikli , külotlu ve kalpaklı aslan gibi bir genç adam bulmuştu .
s-468 Ama bu arada hiç akıllarda olmayan bir sıkıntı filiz vermişti .
s-469 Kına gecesinde hizmet eden ev sahipleri , onlara yardım eden hamarat , becerikli komşular , saz takımından , sarhoşlaşmış davetlilerden daha çok gürültü ediyorlardı .
s-470 O , bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu .
s-471 Hiç unutmam , akıllı başlı sandığım bir tanıdığım , sırf tepkilerimi sınamak amacıyla aynı gecede on dakika içinde beni önce frijit , sonra lezbiyen , en sonunda da feminist olmakla suçlamış , tam isterikliğimde karar kılacakken uygun bir dille kapı dışarı atmıştı
s-472 Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu .
s-473 Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu .
s-474 Seni gelin edeceğiz , kılıçlı bir subayın koluna gireceksin .
s-475 Diyelim , şairlerin ince yapılı , bilim insanlarının dalgın olduğu yolundaki genelgeçer değer yargılarını bağrınıza basmışsınız .
s-476 Gerek baba gerek de ana tarafından sofuluk göreneğine vâris olmadım .
s-477 Sevip de sevilmemek oldukça demode olmakla birlikte çok meraklı bir meslektir .
s-478 Birden geriye döndü ve dönemeci geçer geçmez Hasan'la yüz yüze geldi .
s-479 Erendiz yılı yer yuvarlağının on iki yılına eşittir .
s-480 Merdiven basamakları gıcır gıcır ediyordu .
s-481 Hayatı bu kadar basit ve formüllü gören samimi insanların bu zihniyetlerine gıpta ettim .
s-482 Bu teklifi doğru bulmamış gibisine getirdi .
s-483 Onun yanımızdaki eve girip çıktığını görürdük .
s-484 O da kendisinden yirmi yaş küçük arabacısını sevmiş , nikâhla varmış , bu arabacıyı giydirip kuşatmış , âlâ bir bey yapmıştı .
s-485 Giyinmiş kuşanmış , benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor .
s-486 Nihayet , kelli felli , göbeklice , gazeteciye benzeyen efendi , başını önüne eğdi .
s-487 Merhaba dostum / Seni gökte ararken / Yerde buldum
s-488 Yakınları bağışlatınca da ayaklarına kapanarak gölgesine sığınmıştı .
s-489 Toplumun gömlek değiştirmesi , siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor .
s-490 Bu parayı da şu adrese gönderiver .
s-491 Gönül istiyordu ki böyle büyük sanatçılara hastalıklar hiç değmesin , onlardan uzak olsun .
s-492 Fukara bir denizciye rast gelirsen süngerlerimden birkaç tanesini ona ver , gönlünden koparsa .
s-493 Babam , hiç hoşnut olmadığımı , beni yine sevindiremediğini sandı .
s-494 Ne güzel yayla da şu bizim yayla / Çık soğuk su başına da gönlünü eğle
s-495 Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri
s-496 Onun gönlünü yaralayarak bir latife ederlerse hemen kaçıyor , sokulmuyor .
s-497 Birkaç gece evvel gelip de bir şey soracaktım , rahatsız etmeye gönlüm varmadı .
s-498 Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu .
s-499 Henüz bu yaşta , zavallı çocuk gönül çekmek nedir , bir büyük adam gibi biliyor ve bir büyük adam gibi yarasının acısını kimseye sır vermeyerek taşıyor .
s-500 Oysa o oturmamıştı bile sofraya , bir fincan çay içmeye gönül indirmemişti .

Text viewDownload CoNNL-U