s-401
| Başlangıçta ücretini düşük tutup el mahareti edindi . |
s-402
| Bugün olanlar hakkında iyice düşünüp taşındım |
s-403
| Onu bu hâle sokan düşüp kalktığı arkadaşlarıdır . |
s-404
| Ona buna kendisi için çağrılar düzenlettiğini , oralara gidip afiyetle sofraya kurulduğunu anlatmıştı . |
s-405
| Şu kadını düzgünsüz , boyasız bir hâlde yakından bir görsem . |
s-406
| Ecinni taifesine hükmetmek için tespihe asılırken bir yanlış adımla kendini cinlere boğdururdu . |
s-407
| Tekrar geldi , kendisiyle konuştum , terbiyeli terbiyeli , efendicesine konuştum . |
s-408
| Efil efil eder yârin yüzünde / Zülüf müdür , perçem midir , tel midir ? |
s-409
| O akşam yalnız olduğum için kemanda bazı egzersizler yapmaya başladım . |
s-410
| Onun suçu sayılır denizin alçalması / Tarlaların ekinsiz , davarın aç kalması |
s-411
| Bilime , ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti . |
s-412
| Köydeyken annesi bir top gibi yuvarlak olan ekşimikli ekmeği , bak annen sana ne yaptı diye uzatıyordu . |
s-413
| Saat şimdi elifi elifine dokuzu gösteriyordu . |
s-414
| Bunu başarmak için elinden geleni yapacaksın , dedi . |
s-415
| Aman elinizi çabuk tutun , yılanın başı küçükken ezilmeli . |
s-416
| Elinin altındaki asker pek azdı . |
s-417
| Anneciğim , hayatımı kazandığımda senin elini sıcak sudan soğuk suya sokturmam . |
s-418
| Eli yüzü düzgünlük de klasiklik güvencesini veremiyor çağdaş dünyada . |
s-419
| Bizi işimizde gücümüzde serbest bırakmak şöyle dursun , çoluk çocuğumuzun nafakasına el koymaya kalkıştılar . |
s-420
| Sen el öpmeyi bile unutmuşsun . |
s-421
| Ben de el yordamıyla çıkacağım bu yolculukta , yanıma neler alacağımı şöyle kaydettim . |
s-422
| Bu olanları başka birinden işitecek olursam emdiğin sütü burnundan getiririm . |
s-423
| Bayanı emekliye sevk ederek kendisinin evleneceğini söyledi . |
s-424
| Size karşı güzel bir emel besleyenler için kazanmak lazım , değil mi ? |
s-425
| Kıymetli tutuyorsun , değil mi , bu sevgimi ? / Yalvarırım beni hep titreyerek sev , e mi ! |
s-426
| Açlık gidecek , cehalet gidecek , benizler kanlanacak , tabiat yenilenecek , emir altına alınacaktı . |
s-427
| Son olarak bir başka yazarın kaleminden , tiyatronun önemi , en etkili eğitim aracı olduğu görüşüne bir örnek verelim . |
s-428
| Biri bu konuda damarına basınca endazeyi şaşırıyor , kendine hükmedemiyordu . |
s-429
| Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler . |
s-430
| Bir gece içinde donanmasını , bir sepet su çiçeği gibi Haliç'e döken , engel tanımaz hareket şevkiyle Fatih . |
s-431
| Engin gönüllü davranıyorsunuz , bilgileriniz basit bir merakın ötesinde . |
s-432
| Güneş , bütün gün enselerinde boza pişirmiş , vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı . |
s-433
| İşi bu kadar sağlama almış olduğu hâlde , dışarıda entrikaya kurban gidiyormuşçasına ağlamaklı . |
s-434
| Bize yol aç , erkân göster ; yollar aç bize de , biz de adam sırasına girelim . |
s-435
| Bir kimsesizlik acısı , sevilme , şefkat ihtiyacı içinde ağlıyor ; ağlamayı erkekliğine yediremiyordu . |
s-436
| O kuruntularımız , o tafralarımız , o Ermeni gelini gibi kırıtmalarımız pek boşuna demektir . |
s-437
| Allah müstahakımı versin , gelmişime de geçmişime de ervahıma da yuf olsun ! |
s-438
| Kaldırımın önünde esas vaziyete geçip kasketini çıkardı . |
s-439
| Şen ve esen kalınız . |
s-440
| Beyhude ölmektense esir düşüp yaşamayı tercih ettikleri için teslim oldular . |
s-441
| İnsan yurdu için canını esirgemez . |
s-442
| Rüzgâr gibi çarçabuk esiş istikametlerini değiştiriyorlar , ağaç kurdu gibi renkten renge giriyorlar . |
s-443
| Unutmak istediğim eski kimliğime bürünüvermiştim . |
s-444
| Sular büsbütün kararınca Boğaz'ın hayatı da büsbütün esrara dalar . |
s-445
| Kaşlarını kaldırarak kafasını salladığı saniye donakalmıştım . |
s-446
| Senin eteğini toplamaktan hamur açacak zamanı mı var onun ? |
s-447
| Bu sözler derin ve kuvvetli bir tesir bıraktı . |
s-448
| Vaktiyle etrafı boş bulduğu için mistik sıfatını takınmak istemişti . |
s-449
| Ye de biraz et , can tut . |
s-450
| Bir kızı vardı ki dünyanın bütün kusurları bir araya gelse onun kadar ev bark yıkamazdı . |
s-451
| Öğrencilerin bir bölümü , ilk yılı yurtta geçirse bile ikinci yıldan başlayarak eve çıkmayı yeğler . |
s-452
| Geceleri Hüsnü'nün evinde toplanır , zikreder , evrat çekerlermiş . |
s-453
| Hiçbir Türk , vatana bağlılıkla bağdaşmayan bir eylemde bulunmadıkça vatandaşlıktan çıkarılamaz . |
s-454
| Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim , dedi . |
s-455
| Buraların altını ezbere bilirim , ezbere . |
s-456
| En az yirmi şiiri ezberimdeydi . |
s-457
| Etrafındakiler hanımefendiye karşı bir suç işlemiş gibi ezilip büzülüyorlar . |
s-458
| Millet , fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir . |
s-459
| Etrafında favorili ve top saçlı birkaç zamane delikanlısı . |
s-460
| Pencereden kopardığım feryadı pek geç işittiler . |
s-461
| Fetvayişerife mi çıkarıyorsun be ? |
s-462
| Bir kelepir düştü . |
s-463
| Lakin erler onu da yakalamanın kolayını bulmuşlardı . |
s-464
| Zevk alıyor kadın terastan aşağı şakırdayan suların içinde süpürgenin fışırtılı müziğini duymaktan . |
s-465
| Roman ve hikâye kitaplarını okuduktan sonra tekrar fikir eserlerine dönmüştüm . |
s-466
| İşitilen sözler , görülen tavırlar , beğenilen düşünceler Şinasi Bey'e yeni fikirler vermeye başladı . |
s-467
| Gittiği zaman karşısında filintalı , fişeklikli , külotlu ve kalpaklı aslan gibi bir genç adam bulmuştu . |
s-468
| Ama bu arada hiç akıllarda olmayan bir sıkıntı filiz vermişti . |
s-469
| Kına gecesinde hizmet eden ev sahipleri , onlara yardım eden hamarat , becerikli komşular , saz takımından , sarhoşlaşmış davetlilerden daha çok gürültü ediyorlardı . |
s-470
| O , bu nazik duruma karşı bir formül bulmuştu . |
s-471
| Hiç unutmam , akıllı başlı sandığım bir tanıdığım , sırf tepkilerimi sınamak amacıyla aynı gecede on dakika içinde beni önce frijit , sonra lezbiyen , en sonunda da feminist olmakla suçlamış , tam isterikliğimde karar kılacakken uygun bir dille kapı dışarı atmıştı |
s-472
| Sonra makinelerin gemiyi sarsan temposuna uyarak yanık bir gazel tuttururdu . |
s-473
| Babam gecelik entarisiyle makatta oturuyordu . |
s-474
| Seni gelin edeceğiz , kılıçlı bir subayın koluna gireceksin . |
s-475
| Diyelim , şairlerin ince yapılı , bilim insanlarının dalgın olduğu yolundaki genelgeçer değer yargılarını bağrınıza basmışsınız . |
s-476
| Gerek baba gerek de ana tarafından sofuluk göreneğine vâris olmadım . |
s-477
| Sevip de sevilmemek oldukça demode olmakla birlikte çok meraklı bir meslektir . |
s-478
| Birden geriye döndü ve dönemeci geçer geçmez Hasan'la yüz yüze geldi . |
s-479
| Erendiz yılı yer yuvarlağının on iki yılına eşittir . |
s-480
| Merdiven basamakları gıcır gıcır ediyordu . |
s-481
| Hayatı bu kadar basit ve formüllü gören samimi insanların bu zihniyetlerine gıpta ettim . |
s-482
| Bu teklifi doğru bulmamış gibisine getirdi . |
s-483
| Onun yanımızdaki eve girip çıktığını görürdük . |
s-484
| O da kendisinden yirmi yaş küçük arabacısını sevmiş , nikâhla varmış , bu arabacıyı giydirip kuşatmış , âlâ bir bey yapmıştı . |
s-485
| Giyinmiş kuşanmış , benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor . |
s-486
| Nihayet , kelli felli , göbeklice , gazeteciye benzeyen efendi , başını önüne eğdi . |
s-487
| Merhaba dostum / Seni gökte ararken / Yerde buldum |
s-488
| Yakınları bağışlatınca da ayaklarına kapanarak gölgesine sığınmıştı . |
s-489
| Toplumun gömlek değiştirmesi , siyasal karmaşa elbette onları da etkiliyor . |
s-490
| Bu parayı da şu adrese gönderiver . |
s-491
| Gönül istiyordu ki böyle büyük sanatçılara hastalıklar hiç değmesin , onlardan uzak olsun . |
s-492
| Fukara bir denizciye rast gelirsen süngerlerimden birkaç tanesini ona ver , gönlünden koparsa . |
s-493
| Babam , hiç hoşnut olmadığımı , beni yine sevindiremediğini sandı . |
s-494
| Ne güzel yayla da şu bizim yayla / Çık soğuk su başına da gönlünü eğle |
s-495
| Kız kaptırdı gönlünü / Sevdiği kalpsizin biri |
s-496
| Onun gönlünü yaralayarak bir latife ederlerse hemen kaçıyor , sokulmuyor . |
s-497
| Birkaç gece evvel gelip de bir şey soracaktım , rahatsız etmeye gönlüm varmadı . |
s-498
| Gözünü ve gönlünü avutmak için türlü hoppalıklar yapıyordu . |
s-499
| Henüz bu yaşta , zavallı çocuk gönül çekmek nedir , bir büyük adam gibi biliyor ve bir büyük adam gibi yarasının acısını kimseye sır vermeyerek taşıyor . |
s-500
| Oysa o oturmamıştı bile sofraya , bir fincan çay içmeye gönül indirmemişti . |