s-501
| Etraflarında dilsiz dolaşan siyah uşaklarının hayranlığını bir gülümsemeyle , bir çapkınca bakışla taltif etmekte ne zarar var . |
s-502
| Seni rencide ettiysem özür dilerim , ben sadece bizim hassasiyetimizi anlamanı istedim . |
s-503
| Sorumluları tespit edildi , işten el çektirildi . |
s-504
| Öyle yapmakla beraber zevahiri kurtarıyor , konuşuyor , gülüşüyordum . |
s-505
| Bu sorunu daha geniş bir zamanda görüşmeli . |
s-506
| Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim . |
s-507
| Bir hafta evimize geldiler , gittiler . |
s-508
| Geceleri o uyudu ben nöbet tuttum , gündüzleri ben uyudum o gözcülük etti . |
s-509
| Bunca yüzyıl gözden ırak tutulan gerçek Türkçeyi ön plana almak gerekiyordu . |
s-510
| Çıkarlarını gözettiği sınıfı gözden uzak tutmak , adını andırmamak isterler . |
s-511
| Bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu . |
s-512
| Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar . |
s-513
| Onu kolla , gözetim altında tut ama bunu ona hiç belli etme . |
s-514
| Tezek dumanında göz gözü görmez . |
s-515
| Göz kamaştırıcı bir mücevher , kuyumcuya heyecan verir . |
s-516
| Hem gülüyor hem sık sık bana kaçamak bakışlarla bakıyor , muziplikle göz kırpıyor . |
s-517
| Kırkyılda bir nişanlı buldum , ona da sen mi göz koydun ? |
s-518
| Çocukluğuna ait bazı hatıralarını söylerken , gözleri berraklaşıyordu . |
s-519
| Doktor , Sevim Hanım'ın içinden geçenleri gözlerinden okuyarak söze karıştığında pişman oldu . |
s-520
| İnleyerek , gözlerini bayıltarak nasıl düştüğünü anlatıyor . |
s-521
| Her gece fasılasız çalışmak gözlerimi bitirdi . |
s-522
| Bazen böyle bir tesadüf olursa gözlerini kaçırmayı doğru bulmuyorlardı . |
s-523
| İki elini bastonun gümüş topuzuna dayamış , gözleri saadetten süzülmüş , adamı dinliyordu . |
s-524
| O anda pek çok şeyler yapmak istediği hâlde , gözleri köşeyi ağır ağır dönen tramvaya takılıp kalmıştı . |
s-525
| Çocuğu gözle yediler . |
s-526
| Kızcağız göz nuru dökmüş , çok ince şeyler işlemiş . |
s-527
| Benim için dualar okuduğunu göz ucuyla görebiliyordum . |
s-528
| Benim gibi bir adama teslim ettikten sonra gözü arkada kalmazdı . |
s-529
| O yaz nasıl geçti bilmiyorum ; ne yaz ne tatil , hiçbir şeyi gözüm görmüyordu . |
s-530
| Ben herkesin gözü kalsın istemem yediğim lokmada . |
s-531
| Şimdi Murat dağlarında eğlenirim , beni bulmak istersen adamlarının da gözü keserse oraya yolla . |
s-532
| Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu . |
s-533
| Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım . |
s-534
| Sermet Bey , gözünü köşkten alamıyordu . |
s-535
| Hop diye giriyoruz , gözünüzü dört açın , tongaya basmayın . |
s-536
| Gözünü kin bürümüş , doğruyu eğriyi seçemiyor , kurunun yanında yaşı da yakacak . |
s-537
| Oğlunun yardım dileyen bakışlarını görmezden gelerek kahvaltı masasına oturdu . |
s-538
| Artık bu tedaviden bıkmış usanmış , adamakıllı gözü yılmıştı . |
s-539
| Kürekler yağlanmamış olmalı . |
s-540
| Genç , güzel bir kızın kendisinden hoşlandığını görmek , gururunu okşuyor . |
s-541
| Bu vazife bana çok ağır geliyor . |
s-542
| Hemen kararını vermekten âciz olan Hasan ne kadar güç bir mevkide kalmıştı ? |
s-543
| Üçümüz de güle oynaya tozlu bir yolda koşmaktayız . |
s-544
| Ateş doludur tutma , yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale |
s-545
| Cümle çiçek aşka gelir sallanır / Bülbül öter has bahçeler güllenir |
s-546
| Ama sözleri motor gürültüsünün içinde güme gitti . |
s-547
| Gelgelelim çağın sansürü , dine karşı çıkıyorsa Yunus'un nice imanlı şiiri güme gidecekti , demektir . |
s-548
| Göğsünün nasıl güm güm attığını fark eder , ne olur diye meraka düşmekten kendini alamazdı . |
s-549
| Ben bunu kitaplıkta saklayarak günaha giriyorum . |
s-550
| Kışın çok karlı , tipili günlerinden başka günlerini günahı kadar sevmezdi . |
s-551
| Beş yaşından iki gün aldı . |
s-552
| Fırıncının kızı mektuplarında ekseriya gün boyu fırına uğrayan insanlardan bahsederdi . |
s-553
| Güncelliklerini yitirdikçe ölen o yazılar gibi şiirler de ölür . |
s-554
| Batum'da yağmur kırk gün kırk gece yağsa da güneş bir açtı mı , çakıl taşı döşeli sokaklar saniyesinde kuruyuverir . |
s-555
| Ömrübillah güneşi üzerine doğdurmamış olmakla övünüyor . |
s-556
| Üçü de kocadan gün görmemişler , üçü de mazlum ve boynu bükük kadın . |
s-557
| Beğendiğimiz bir şiiri hemen kopya edebilir , günler günü cebimizde taşır , açar açar okuruz . |
s-558
| Şimdiye kadar günlük tutmadım , olanı biteni kaydetmediğim için birçok şeyi unuttum . |
s-559
| Arkadaşım altı ay gün yedi . |
s-560
| Benim gerçek kimselerle uğraştığımdan kesinkes güvençli . |
s-561
| O , zengin bir eve iç güveyisi olarak girmeye razı olmamış . |
s-562
| Arkadaşım İrfan'ın habbeyi nasıl kubbe yaptığını çok iyi bilirim . |
s-563
| Bu haberi patlatacak olan gazete en az bir hafta gündemi belirlemiş olacak . |
s-564
| Burada sigara içmek ve lakırtıya karışmak onların haddi değildi . |
s-565
| Böyle bir suç işlendiğinde , aşkın ağırlaştırıcı nedenleri ne kadar hafifletici neden sayılır , bilmiyorum . |
s-566
| Dalyan sahibi denizin o kısmına hakani senet ile mutasarrıf . |
s-567
| Birden döndüm ve tahminimde haklı olduğumu anladım . |
s-568
| İsterdim ki saçlarının rengine , dişlerinin parıltısına ve gözlerinin güzelliğine halel gelmemiş olsun . |
s-569
| Yolcu taşıyan bir halk otobüsü , yanmış benzine ve yağa buladı ortalığı . |
s-570
| Suyun , toprağın , gözyaşının ve insan kanının hallihamur olduğu bu Anadolu toprağı susar mı ? |
s-571
| Ben hiç şikâyet etmem hâlimizden . |
s-572
| Üstün yeteneklerine , çalışmalarına karşın virtüözlükte handikaplıydı . |
s-573
| Bir adamı hiç sormadan , etmeden böyle han kapısından teğelti atar gibi kolundan tutup fırlatınca içinde bir üzüntü kalır . |
s-574
| Herkes etrafımı sarmış , beni hararetle tebrik ediyorlardı . |
s-575
| Harmanı kaldırmaktan başka bir şey düşünmüyordu . |
s-576
| O bile , sağa sola hart hurt etmeye başlamış . |
s-577
| Üç gündür ne hasbihâller ettik . |
s-578
| Bu suretle şiirin kendisine has olan mantığı daha kolaylıkla sezilebilir . |
s-579
| Acaba dünyada , bu ölçüden daha rikkatli , hassasiyetli ve hikmetli ne duydunuz ? |
s-580
| Bizim kadın hastacaydı , yatıyordu . |
s-581
| Çocukluğum , doğayla haşır neşir , mutlu bir çocuk olarak geçmişti . |
s-582
| Eski bakan bir yanılgıya düşmüştü . |
s-583
| Çok güzel hatırımdadır ki bu yemek beni şaşırttı . |
s-584
| Yıllarca süren sığıntı ezikliğinin hatırlanışı da vardır amcasında . |
s-585
| Ben , adlarını bile kedi adına benzeten ve bir süs kedisinden başka bir nesne olmayan bu hatuncuklara acıyarak bakıyordum . |
s-586
| Havadan sudan konuştuk bir süre . |
s-587
| Havanda su dövmeyelim , önce namussuzu bulalım sonra bunları konuşalım . |
s-588
| Bir genç kızın evinden başka bir yerde sabahlamasını havsalası almıyormuş . |
s-589
| Dudaklarının kenarından hayal gibi beyaz bir dil geçti . |
s-590
| Boş ol deyince karılarının pılı pırtı toplayıp gitmesini hayalliyorlar . |
s-591
| Atatürk'ün hayatı . |
s-592
| Yakışmıyordu bu hafiflik çoktan menopoza girmiş bir kadına . |
s-593
| Giyinmiş kuşanmış , benim de giyinip kuşanıp hazır olmamı bekliyor . |
s-594
| Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal . |
s-595
| Öyle oldu ki o dağ dolaylarında gün geçtikçe ne olduğu ve neden gizlendiği artık herkesçe öğrenildi . |
s-596
| Öyle veya böyle , bir amatör , bir heveskâr işte . |
s-597
| Hesapladım kitapladım , işin içinden bir türlü çıkamadım . |
s-598
| Kelli felli efendiden adamların hatta sarıklı ulemanın günden güne hırpanileşen kılıklarla , elleri boyunlarında , kaldırımları arşınladıklarını görüyorum . |
s-599
| Koltukların hırtlambası çıktı . |
s-600
| Fırtına hızını aldı . |