Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Partdev
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 1105 - 1204 of 1646 • previousnext

s-1105 Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu .
s-1106 Halk yorgun düşmüş , yoksullaşmış , düşmanlarının eliyle dış düşmanlara satılmıştır .
s-1107 Hava kararmaya yüz tutunca , içine bir daralma geliyor çocuğun .
s-1108 Bir derdi , bir sıkıntısı olup da öyle susup durduğu akşamlar bile yanında bulunmaktan hoşlanıyoruz .
s-1109 Seniha etrafını bu kadar sıkıya alan bu adamlardan hiç sıkılmıyor mu ?
s-1110 Sıkıya geldi mi borç etmekten çekinmez , sonra bu borçları ödemek için evinin eşyasını satar .
s-1111 Ara sıra memlekete , sılaya gitmek lazım .
s-1112 Hani bazen sırası geliyor da maziye merbutiyet , filan diyoruz .
s-1113 Bu kolay işi güçleştirme yavrum ; arkadaş ol benimle , sırdaş ol .
s-1114 Fakat bu iki genç henüz bu sırra eremedikleri için sabırsızlanıyorlar , öfkeleniyorlardı .
s-1115 Sırtına bir şey almadan sokağa fırladı .
s-1116 Arkadaşların birbirini sırtından bıçaklaması doğru değil .
s-1117 Sefirlerin az konuşması , ketum olması şarttır derler ya , laf !
s-1118 Üç gün sırtüstü yattım trende .
s-1119 Yüksek tahsilli olup olmadığımızı anlamak için bizi kara cümleden bile değil de imladan sıygaya çektiler .
s-1120 Eskimiş boş çuvallar gibi sızıp kalırlardı bir köşede .
s-1121 Bir yandan tütün sararken bir yandan da köyün evlerine bakıyorum .
s-1122 Üç serseri birbirleriyle silah silaha girmişler .
s-1123 Bu , nereden ve kimden geldiği belli olmayan darbe son ümitlerini de silip süpürmüştü .
s-1124 . çocuğun olmazsa bir gün bu herif seni silkip atar .
s-1125 Kız kardeşim bir sinir buhranı geçiriyordu .
s-1126 Bombardımanlar asabıma dokunuyordu , sakin bir yere kaçmak istiyordum .
s-1127 Çocuğum bu sürekli gözaltından huzursuz oluyor , ben sinir küpüne dönüyorum .
s-1128 Şimdi soğukkanlı olan amcam , benim ise sinirlerim boşanmak üzere .
s-1129 Kayaların arasını siper aldım , çevreyi gözetlemeye başladım .
s-1130 Siper et gövdeni dursun bu hayâsızca akın
s-1131 Güneş yakmasın diye onun güzel başını / Gördüm siper olurken iki arkadaşını
s-1132 O da senin gibi sivri fikirli biri ya .
s-1133 Smokinli başasistan ayakta durmakta .
s-1134 Önce ince manevralar denedi ama soğukkanlı olamadığı için göze çarpıyordu .
s-1135 Şimdi eski âdetler kalktı ama bu öksüzün kimseciği yok , sokakta kaldı .
s-1136 Emirgân iskelesinin oralarda , ansızın sollayan serseri bir kamyondan kıl payı kurtuldu .
s-1137 Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı .
s-1138 Görüşmelerden sonuç alınamadı .
s-1139 Üstümüze ağır bir mesuliyet aldık .
s-1140 İlim devamlı oluş hâlindedir , boyuna yeni sorular sorar tabiata .
s-1141 Benim sosyal sınıfımdaki hemcinslerinin bakımlı , alımlı ve mutlu olduklarını sanıyordu .
s-1142 Teyzem buraya haftada üç defa sökük ve düğme dikmeye , çamaşırları tamir etmeye gelirdi .
s-1143 Böyle birdenbire kabarmayı , sonra yine birdenbire sönüvermeyi anlıyorum .
s-1144 Bir vakitler aralarından su sızmayan hatun kişiler şimdi birbirlerini çekemiyorlar , birbirlerinin arkasından söylemediklerini bırakmıyorlardı .
s-1145 Toplantıda ilk olarak başkan söz aldı .
s-1146 Oğlunu savunmasını bilir , hiçbir sözün altında kalmazdı .
s-1147 Bu yaprakların yoğunluğunu , birbirlerine sürtünmelerindeki gizi , sözcüksüz dillerini merakla düşünüyordum .
s-1148 Bu düşünce aklına gelince delikanlı hemen söze başladı .
s-1149 Kaç kere laf işittim bu yüzden , sineye çektim .
s-1150 Söz sözü açarak bizim oraları konuşmaya başlıyor ve âdeta gurbette bulunduğumuzu unutuyoruz .
s-1151 Kız , sözü anasının ağzından alarak : Zaten biz geleli daha kaç gün oldu ? dedi .
s-1152 Sağ olsun , tanıdıklardan hatırı sayılır , sözü geçer emekli bir millî eğitim müfettişi vardı .
s-1153 Her seferki gelişimde bu katakulliyi okursun fakat sözün ardı hep boşa çıkar .
s-1154 O tarihten sonra da bir daha görüşmediğimize göre , sözüme hâlâ sadık kaldığım söylenebilir .
s-1155 Birkaç söz daha söyleyip esasa geçmek istediyse de arkada oturanlardan biri onun sözünü kesti .
s-1156 Bu hesapları yapabildiğimi göstermek için bu kadar sözü uzatıyorum .
s-1157 Ayakkabılarım su alıyor .
s-1158 Bahçesindeki manolya ağaçlarını ve özel subtropik bitkileri sen diktirdin .
s-1159 Ben kesinlikle söyleyemem , öz eleştirinin sadece sudan bahaneler olduğunu , ya siz ?
s-1160 Şoförlükten bir senede artırdığım para ile bu bağı almıştım .
s-1161 Bu yoğurt su kesmiş .
s-1162 Son vapur iskeleye sular kararırken yanaşırdı .
s-1163 İkimizde de birbirimize bakacak surat kalmamıştı .
s-1164 Bir hafta , her gece çalışmak suretiyle hikâyesini bitirdi .
s-1165 Sade kazada değil , vilayette bile en belli başlı memurları ve eşrafı susta durdurur .
s-1166 Bir adam için alın damarı çatlamış , dediler mi su yapan tekneden beterdir .
s-1167 Bunlarda sezilen intibakçı hatta biraz suyun akıntısına giden ruh , Ayşe'nin mizacına pek uymuştu .
s-1168 Suç sübut buldu .
s-1169 Sükûnetle karşıladım .
s-1170 İki yetişkin arasında süregiden gerilimin fazlasıyla farkındaydı .
s-1171 Şimdilik sizleri ve ailelerinizi Anadolu'ya nefyetmekle iktifa ediyorum .
s-1172 Nesnelerin böylesi bir hızla , sürtünmesiz kayıp gideceklerini getirmezdim usuma hiç .
s-1173 Muhtarla hiç aram yoktu , babamın sağlığından beri sürüp gelen bir inatlaşma vardı .
s-1174 İş söze döküldü nedense tutuklaşıyor , süt dökmüş kediye dönüyordu .
s-1175 Bilmeyerek sütnineciğime ve kendime büyük bir fenalık etmiştim .
s-1176 Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının , önemli anılarının mekânıdır .
s-1177 Öğleden sonraları bebeği emzirmek için bir koşu eve gidiyor ve hep o zalimce dokunaklı sahneyle karşılaşıyordu .
s-1178 Gelin tarafı da görümceler de yerlerinden kımıldamadılar , süzüm süzüm süzüldüler .
s-1179 Vücudunun üst yanını şafak pembesi mintanla donattı .
s-1180 Şu millî savaş içinde köy kadını başlı başına bir tarih , bir şaheser yaratıyor .
s-1181 Mermer tezgâhlara vurdukları zamanki kasvetsiz hâllerini burada kaybeder , burada şairleşirler .
s-1182 Kalbinin yırtıldığını , kilitlenen çenelerinin çatırdadığını , şakaklarının attığını duyardı .
s-1183 Kaç kez şakaya sığınıp benzer yanıtlar vermişti .
s-1184 Amma da şamata ettin be çorbacı , dedi .
s-1185 Onların karşısında ilk elde çekilmeyi şanına yediremedi .
s-1186 Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar .
s-1187 Bir ay doğdu ilk akşamdan , geceden / Şavkı vurdu pencereden , peçeden
s-1188 Bilmem kaç şehirdaş susuz kalır .
s-1189 Bugünün şerefine giydiği yabanlık lacivert entarisiyle annesi kapıda bekliyordu .
s-1190 Öyle keyifleniyor , öyle şevke geliyordu ki .
s-1191 Eski , büyük teşrifat kayıkları ortadan kalkmışsa da yine iki , üç çifte kayıklara rast gelinirdi .
s-1192 Bedia'yı terk edersem büyük bir günah işlemiş olacağım .
s-1193 Zira ki biz , orijinal mevzulara teması şiar edinmişiz .
s-1194 Şimalî Avrupa'dan gelen sürat katarını parçalamak istemişlerdi .
s-1195 Kara Mustafa , şişik davar derisinin her an çatlayabileceğini hissetti .
s-1196 Bizim evin altında şöhreti dünyayı tutmuş bir turşucu dükkânı vardı .
s-1197 Konuşmanın şurasına burasına espriler serpiştirerek size bir konuşma şöleni çekerdi .
s-1198 Bu oyun oldukça geniş bir sahada taammüm etmiştir .
s-1199 Tabancasına davranmaya vakit kalmadan sıkışıverdi kalabalığın ortasına .
s-1200 Köylü temsilleri muhtelif bakımlardan tasnife tabi tutulabilir .
s-1201 Köylüler bu tarhlara tahta tabir eder , ekilecek her dönüm için bir tahta yapmakla övünürlerdi .
s-1202 Onun ulumasından gece gündüz taciz olan köy halkı .
s-1203 Eski seyahat hürriyeti , yine tadı damağımızda kalan tatlı bir hatıra olmuş .
s-1204 Bir orman , tadına doyum olmayan bükülüşlerle denize kadar iniyordu .

Text viewDownload CoNNL-U