Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Partdev
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 101 - 200 of 1646 • previousnext

s-101 O gün yer yerinden oynadı , bütün İstanbul'a ayağa kalkmıştı .
s-102 Ara sıra ötekinin berikinin ayağına ip takmaktan başka konuşacak lakırtıları olmazdı .
s-103 Hatta vekilin bile ayağını kendisinin kaydırdığını iddia ediyor .
s-104 Arkasını dönerek sandalyesini muavinin tarafına çevirdi ve ayak ayak üstüne attı .
s-105 Bu bahçeye ayak bastığım andan beri toprağın iyiliğini kendimde hissediyordum .
s-106 Tevfik'in kızı , kendi evladı gibi büyüttüğüm çocuk , konağa ayak basmıyor .
s-107 Bu yapı beş yüz yıldan beri ayakta kalmıştır .
s-108 Mânicilerden biri ' gülerler ' diye bir ayak tutar , ona biri karşılık verir .
s-109 Âdettir , genç kızlar girdikleri ailenin terbiyesine , gidişine ayak uydururlar .
s-110 Onun duru aydınlığında alın yazımızın en çapraşık satırları , bize , birdenbire ayan oluverir .
s-111 Getirilmenin sebebini bana sordun mu ayıp edersin !
s-112 Başlanmış bir şiir , bazen aylarca bekler cebimde .
s-113 Sadrazamın ayranı kabarsın diye üç gün beklenildikten sonra gelini , alayla , eşinin konağına iletmişlerdir .
s-114 Köyümden , şehrimden ayrı düştüm .
s-115 Bu arada silinen ayrımlar ve ayrımcıklar , bulanıklığı iyiden iyiye artırıyor .
s-116 İlk heves günleri istisna edilirse beni sever bile görünmeye kalkışmadı .
s-117 Sıra , saygı kovarak yetişmiş bütün efendiler , Türkiye'nin bütün Avrupa görmüşleri ona kızar , onu küçük düşürmeye çalışır .
s-118 Rezalet ayyuka çıktı , bütün İstanbul bundan bahsediyor .
s-119 Bodrum'daki parasız öğrenci de gelmiş , yanında da köpek azmanı .
s-120 Bu babadan geçme derviş huyum , hoşgörüm yüzünden tutuk oluşumu anlamıyorlar .
s-121 Bunlar babadan oğla doktordurlar .
s-122 Ece sinirli sinirli gerinerek bacak bacak üstüne attı .
s-123 Derince bir badala girdik ; sol ayağımı içeri çektim , debriyaja bastım .
s-124 Kaç yıldır kimse kimseyi anlamadan bağıra çağıra konuşuyor burada .
s-125 Bu tehditlere karşı bağışıklık kazanmak hususunda şaşılası bir yetiye de sahiptiler .
s-126 Ne kadar çabalarsa çabalasın , hasta , içinde çırpındığı anla bağlantı kuramıyor .
s-127 Sen onu bambaşka duygularla , heyecanlarla bağrına basmak isteyeceksin .
s-128 En büyüğünü kaybeden halk sanatkârının birkaç mısrası ile türkü bize bağrı yanan Anadolu'nun feryadını getirecek .
s-129 Ben kızımı bilirim , bu tartışmaları bahane ederek Metin'den para sızdıracaktı .
s-130 Senden bahis açılmadıkça susmak isterim .
s-131 İkide bir , bahsi tazeleyip bir yandan da etrafı araştırıyordu .
s-132 Adamın aklına bak !
s-133 İki yanından bağrışanlara anlamadığı bir dilden konuşuyorlarmış gibi birer bakış attı .
s-134 Baki kalan bu kubbede bir hoş seda imiş .
s-135 Bırak muamma konuşmayı / Çıkar ağzından baklayı / Bahtımız aydınlanıversin
s-136 Pervin'in şimdilik bu sözüne bir bal mumu yapıştırarak tekrar Bedia yengeye döndüm .
s-137 Etrafına gölge salmayan , yemiş vermeyen hangi kütük baltadan kurtulur ?
s-138 Baltayı taşa vurduk , diyor , iyice görmemiş olacağım .
s-139 Bana bak , karışmam sonra !
s-140 İyi kazanmıyordu fakat ne kazanıyorsa hepsini bankaya yatırıyordu .
s-141 Sabahleyin yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu .
s-142 Öyle bir tekne parçası ki pusulasızdır , barometresizdir .
s-143 Katı cisimler , üzerine konuldukları yüzeylere , yere doğru , sıvılarsa içinde bulundukları kabın dibine ve yanlarına doğru basınç yaparlar .
s-144 Bazen en mahir canilerin bile böyle mühim nisyanlarda bulunacak kadar basiretleri bağlanır .
s-145 İbiş'in odasına cennet kuşları baskın vermişti .
s-146 Kocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum .
s-147 Benim hilem hurdam yoktur , canı isteyen baktırmasın , zaten bu sanattan memnun değilim .
s-148 Onun için hayatın bütün kanunu , bütün manası bu baş aşağı düşüşteydi .
s-149 Düşünceleriyle , sesiyle baş başa kalmayı tercih ederdi .
s-150 Neydi onunla böyle sıkı fıkı baş başa vermen , gizli planlar kuracak tenha köşelere çekilmen ?
s-151 Ordu karargâhına giriş , artık bir mabede çıkılıyor gibi baş döndürür .
s-152 Başı bağlananların vekillerine birer samur kürk gelmiştir .
s-153 Başınız daralırsa beni arayın .
s-154 Kahve sahibi hem çok zengindi , hem çok bıçkın .
s-155 Cümle kapısının önüne geldiği zaman başının dönmeye başladığını hissetti .
s-156 Kurt Hoca , başı kabak , yalın ayak , kolları sıvalı , evinin yüksek taraçasında kalaylı ibriğiyle abdestini tazeliyordu .
s-157 Şu Yaşar kaçakçılıkla başına bir bela açabilir .
s-158 Hizmetçi kadınlarla içli dışlı olmamak , onlara mesafeli davranmak gerekirdi , yoksa başınıza çıkarlardı .
s-159 Giderayak başımıza yeni bir dert açmayasın !
s-160 Başıma bir nöbetçi diktikten sonra bırakıp gitti .
s-161 Sonradan Kayabaşı'nın başına ve bizim başımıza dünyanın belasını saracak kadar zengindik .
s-162 Şimdi tencereyi başına geçiririm !
s-163 Bizim merkez memuru celallidir , başına çabuk kan çıkar , hatırınızı kıracak şeyler yapar .
s-164 Bu harp başına vurdu galiba , sapıtmışsın sen .
s-165 Kocası yaşlı diye genç bir kadının başında kavak yelleri estiğine hükmetmek lazım gelmez .
s-166 Madem bunları siz kendi başınızdan atmak istiyorsunuz , emanet olarak şu masaya bırakın .
s-167 İkide bir ah Çingeneler vah Çingeneler diye gelip böyle başımı ağrıtma .
s-168 Ayrıca benim başımı belaya sokmaktan da çekinmiş olabilir .
s-169 Anlaşıldığına göre bu Saniye'nin İstanbullu anasının başının altından çıkmıştı .
s-170 Bütün kadınlar alay alay başın sağ olsuna gittiler .
s-171 Poker oynanıyor .
s-172 Ve tekrar başı yastığa düştü ve uyudu .
s-173 Gülerken de göğsünün sağ köşesine baş kesmeyi unutmaz .
s-174 Adamakıllı bol entarisinin eteklerini savurta savurta geldi , başköşeye kuruldu .
s-175 Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak .
s-176 En sonunda rüzgârların istikametine baş verdi .
s-177 Uzun yıllardan beri parasal bakımdan tam bir batağa saplanmıştı .
s-178 Barınılmaz hâle gelen bazı odalar battal edilmiş , yıkılma tehlikesi gösteren tahtaboşların kapısına kalaslar çivilenmişti .
s-179 Annem , üç gün sonra , sevinç baygınlıkları geçiren Yahudi'nin avucuna on altın sayıp yalvardı .
s-180 Dokunmayla titreyiveren bir duyarlık ama gözyaşından tiksinen bir soyluluk , bedenleşen bir acı .
s-181 Seyyit Ali , Yani'ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi .
s-182 Geceleyin belanı arama , haydi nerden geldinse bas git oraya .
s-183 Zavallı Reşat Efendi kendisinden başkaları için âdeta bir bela kesilmişti .
s-184 Ne var ki böyle araçlara biz pek bel bağlayamayız .
s-185 İnsanın o şehre yabancılaşması , kendisinin bellek daralmasından kaynaklanmaz .
s-186 İsli tavan bel vermiş , duvarları içeri kamburlaşmıştı .
s-187 O böyle söylerken yanında bulunanların benzi sararırdı .
s-188 Hiçbir kederim yoktu ki onun bir tatlı kelamıyla bertaraf olmasın .
s-189 Üstat hemen rasttan bestelediği bir şarkıyı mırıldanmaya başladı .
s-190 Müşterim bu sesi duyunca arabayı durdurdu .
s-191 Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar .
s-192 Bu satırları okuyunca Mustafa beyninden vurulmuşa döndü .
s-193 Bey soylu ailelerin çocukları arasından hemen her zaman bir isyankâr çıkar .
s-194 Ben senin az bezini yıkadım .
s-195 Bu tatlı sohbetin arasında kapı çalındı , lakırtıları bıçak gibi kesildi .
s-196 Sanki yarım ağız söylediğimi anlamış gibi bıyık altından gülerek şöyle bir süzüyor beni .
s-197 Efendiden gizli yine herkes bildiğini okuyordu .
s-198 Hâlbuki ayrılık acısına ve ayrılık seslerine , bildik çıkmaklığım gerekti .
s-199 Bilgisayarsız erişilemeyecek bir gelişme de aya gidilebilmiş olması .
s-200 Onun inadı bilinçsizceydi , benimkisi bilinçli .

Text viewDownload CoNNL-U