s-903
| Falan filan. |
s-904
| Yanılmışım. |
s-905
| Dört okurumuza göre var. |
s-906
| Kamu Tek Hesabı'nın kapsamı genişletildi. |
s-907
| Büyük demir kapının önüne geldiğinde yüreği bir kuş gibi çırpınıyormuş. |
s-908
| Bir saat önce. |
s-909
| Bugün genetik şifresi çözülen canlıların tıpkılarının üretilmesi, sorunu salt yoktan var edip edememe noktasına indirgemiştir. |
s-910
| elli bin dolarlık terkin limiti en az ikiyüzelli bin dolara çıkarılsın. |
s-911
| Ben dün gece siz yattıktan sonra evden kaçtım. |
s-912
| Geçen cuma günü son derste açıkladı. |
s-913
| Raporlarda, tanıkların uçağın sağ kanadı aşağıda, diğeri yukarıda olarak dalış halinde gelip yere vurduğunu, vurmayı müteakip bir ateş topu meydana geldiğini beyan ettiği yeralıyordu. |
s-914
| Tam dört yıl önce, evimin tüm eşyasını kutulara doldurup bir depoya koydular. |
s-915
| Her tarafta tanklar. |
s-916
| Onlardan intikam alırım. |
s-917
| Leş gibi kokuyor. |
s-918
| Damarlarına bir sıcaklık yayılmıştı. |
s-919
| Duvarlarla konuşmaktan bıktım. |
s-920
| Onunla en son içen ceza'ydı , diyorlar. |
s-921
| Gözlerinde korku ve acı ile bize bakıyordu. |
s-922
| Anneciği ile birlikte bir bardak pekmezi paylaşmışlar. |
s-923
| Sana olacağını nereden çıkarıyorsun?. |
s-924
| EN SON ANNESİNİ ARADI. |
s-925
| Ve bir ilkokul öğrencisiyle, yirmilerindeki bir kadının aşkına hiç kimse artık hiçbir şey söyleyemeyecek. |
s-926
| Çekiştirmeye kalkışmadı. |
s-927
| Fransızlar rekabete aldırmıyorlar. |
s-928
| Siz mektubu hazırlayın, ben götürür veririm, dedim. |
s-929
| Benzemiyor. |
s-930
| Açma, sakın açma, izleniyorum. |
s-931
| Işıkları yok mu onun. |
s-932
| Erdoğan'ın önünü açan Anayasa değişikliklerini daha önce ' kişiye özel düzenleme ' diyerek veto eden, ancak aynı düzenlemenin TBMM tarafından yeniden önüne getirilmesi üzerine değişiklikleri onaylayarak Erdoğan'ın önünü açan Sezer, dün de Akgüney lideri için yapılan bir başka düzenlemeyi veto etti. |
s-933
| Gözün kanlanmış, sol gözün, dedi Gül Abla. |
s-934
| Niye mutsuz olduklarını ise söylemezlerdi, mutsuzluklarının nedenini siz keşfetmek zorundaydınız , bunu keşfedemezseniz biraz daha düşmanlaşırlardı; bu düşmanlık gerçek değildi, yalnızca mutsuzluklarının üstüne örtmeye çalıştıkları yakıcı bir örtüydü . |
s-935
| Kurtulmak istemiyorum. |
s-936
| Kardeşinden yana rahatladığı için belki. |
s-937
| Bu raporun bir türlü deşifresini yaptıramadığını söyledi. |
s-938
| Raporları incelerken gelişmelerini yakından izlediği olayda kimi yetkililerin yaptığı açıklamalar ile raporlarda kimi ifadelerin ortak yönlerini, farklılıklarını karşılaştırmaya başladı. |
s-939
| Kapıyı ben mi, yoksa daha sonra benim gibi sana aşık olan asistanım mı açtı, şimdi hatırlamıyorum, ama gelen sendin . |
s-940
| Ankara Savaş Karşıtı Platformu üyesi bir grup, yarın yapılacak ' Savaşa Hayır Mitingi ' öncesi ABD'nin olası Irak operasyonunu protesto etmek amacıyla, Ankara Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bıraktı. |
s-941
| Bir kere tuvaletini yapmak için sık sık dışarı çıkarmak yoktu , çünkü o zaman ayakları kirlenir ve her defasında yıkamak gerekirdi. |
s-942
| Aşk deyince aklıma geldi. |
s-943
| O zamanlar toprağı bol olsun Sayın Tului Sönmez ile konuyu tartışmış ve ondan epey şey öğrenmiştim. |
s-944
| Rengarenk oyuncaklar, birkaç dakikadan fazla ilgisini çekmedi küçük oğlumun. |
s-945
| Bu, basit ve sıradan bir soruydu , ama ilişkimizin belki de bütün çıkmazı bu sorunun yanıtında gizliydi . |
s-946
| Kimse zorlamadı beni, üç ölü zamanlar alanını ben terkedip geldim bu eve. |
s-947
| Onların gürültülü neşesi, duyduğum yalnızlık duygularını azaltıyordu, ama neler konuştuklarını da anlamıyordum. |
s-948
| Ummadığı inandırıcı soğukkanlılığım, açığa vurmasına yaradı, umut beklentisini... |
s-949
| Haftaya iki ay doluyor Cumartesi beraber gidip alalım bence dedim babama. |
s-950
| Arkamdan seslendi. |
s-951
| Sevdiği genç trafik kazasında ölünce küsmüş hayata, teyzemden rivayet-olabilir de, insaf, on beş yıl geçmiş aradan. |
s-952
| Eski çamlar bardak, eski komünistler yeşil oldu. |
s-953
| Eğer aşk böyleyse çok zor bir şey; çünkü ben hep Tibet'le olmak istiyorum. |
s-954
| ' Bu tanımla, örneğin Almanya'da şirket kuran vergisini Alman hükümetine ödeyen fakat Türk vatandaşı olan kimseler yerli ama Türkiye'de yıllardan beri yerleşik bulunan bizler yabancı oluyoruz ' diyen ', teknik bir hata olabileceğine dikkat çekti. |
s-955
| Mali Barış'tan yararlanacakların hürriyeti bağlayıcı cezalarla ilgili düzenlemeler karşısında sorumlulukları devam etmeli. |
s-956
| Dolaştığın o itler var ya, o itler; onlar da seyirci... |
s-957
| Belki de güzel olan, gerçekten de yararlı olandır ; ama o zaman da bu demektir ki, makinelerimiz güzel değil, çünkü onların bizim için yararı yok. |
s-958
| Sen de kolluyordun canım teyzeciğim, sezdirmemeye çalışarak ikimizi... |
s-959
| Annem şen bir kahkaha patlatınca benim de neşem yerine geldi. |
s-960
| Buranın yerlisi o. |
s-961
| Oturun şöyle. |
s-962
| Giriyorum içeriye, dedim. |
s-963
| Kimseye zararı yoktu ha, yanlış anlama, bütün derdi kendinleydi . |
s-964
| Kitabı çıktığı dönemde bazı yayın organları Underhill'i ' Perakendecilerin Sherlock Holmes'ü ' diye tanımladılar. |
s-965
| Baktım, yüzü mutluydu . |
s-966
| Bu herhangi bir rahatlama sağlamıyor ki, en fazla o sorunu nasıl çözeceğime ilişkin tavsiye almış oluyorum. |
s-967
| Ama gerçeklerden ne yarar gördüm ki? derken yaşanmamış bir hayatın acı kıvılcımları, donuk gözlerinde çakıyor. |
s-968
| Kocacığım! El sallardım işine giderken balkondan... |
s-969
| Cevat, Nasıl yani? diye sordu, Selahattin de, Rahip bulup günah mı çıkaralım? diye. |
s-970
| Bırakamazsınız o parkı. |
s-971
| Seninki tatlı can da benimki patlıcan mı. |
s-972
| Beyan edenden az vergi alınsın. |
s-973
| Korkunç bir şey bu! diye mırıldandım. |
s-974
| Bismillah, özgürlük gitti elden. |
s-975
| Tehlikeli şeyler bunlar... |
s-976
| Neredeyse kasıklarına çekildi, sımsıkı etekliği. |
s-977
| Vazgeç bu huyundan. |
s-978
| Ben de onu dövdüm. |
s-979
| Giremiyorum içeriye. |
s-980
| Alev'in babası bir hacı ve emniyet amiri. |
s-981
| onbeş günlük iznini ABD'den gelen kardeşi, annesi ve babasıyla İstanbul'da geçiren Tuncer'in arkadaşları, şunları söyledi: ' Aktan görev gereği zaman zaman uçakla Macaristan'a gidiyordu. |
s-982
| Öğretmenler derlerdi ki. |
s-983
| Evet, ürkütücü , dedi Kerem. |
s-984
| Tamam oğlum, haydi çık sudan, diye yineledi Recep, çocuğun pantolonuna doğru giderken. |
s-985
| Dün de bir kamyon, kutuları bana geri getirdi. |
s-986
| Zeynep'te en az Orhan kadar heyecanlanmıştı. |
s-987
| Neyin var Ali? Hasta mısın yoksa ? diye sorunca Bir şeyim yok diye cevap verdi. |
s-988
| Biz de oradan almışız. |
s-989
| Siz nedenini anlayabiliyor musunuz. |
s-990
| Evlerde ise tıpkı dünkü gibi eşyalar, kürkler çuvallara dolduruluyordu. |
s-991
| Bazen şarkı söylerken de olur bu, arkadaşlar bilir (arkadaşlar, yani bıyıklarına ak düşmüş emekli sarhoşlar gözlerini yumup başlarını hafifçe eğerek onaylıyorlar) okursa hüzzam okur, herkesi kahırlandırır. |
s-992
| Sosyal boyutu da ihmal edemeyiz ' dedi. |
s-993
| Ramiz hala anlatmakta diretiyor: Evde yemek götürecek kimse yoktu , diyor, sonra annem bana... |
s-994
| Kaybedecek neyim var ki? diyor yaşlı kadın. |
s-995
| Hatta Semra Hanım da. |
s-996
| Sol eliyle içki kadehini kavradığında, içindeki zıkkımın bir yudumunu bile ziyan etmeden ağzına götürebilmesi için sağ eliyle tuttuğu kravatın ucunu yavaş yavaş çekerek sol elini harekete geçirirdi. |
s-997
| Boş, kiralık apartman dairesi, bir ev değildir; o, kiralanması beklenen bir konuttur . |
s-998
| Kanıt sözcüğü bilim dünyasının değil matematik dünyasının bir sözcüğüdür . |
s-999
| (Hızlı ve kolay kazanılmış parayı tüketmek için aşırı bir enerji harcıyor; para sayesinde istedikleri her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar. |
s-1000
| Ferda, Böyle bir konuda deneme yanılma oynanabilir mi, Selma'cım? diye konuştu. |
s-1001
| Servet (ellialtı) ve Sevinç Karadağ (elliüç) çiftinin ardında bitmeyen aşklarının mutlu hikayesi, gözü yaşlı çocukları ve yakınları kaldı. |
s-1002
| Anlar mıyız. |