Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - IMST

LanguageTurkish
ProjectIMST
Corpus Parttrain
AnnotationTürk, Utku; Özateş, Şaziye Betül; Marşan, Büşra; Akkurt, Salih Furkan; Çöltekin, Çağrı; Cebiroğlu Eryiğit, Gülşen; Gökırmak, Memduh; Kaşıkara, Hüner; Sulubacak, Umut; Tyers, Francis

Select a sentence

Showing 901 - 1000 of 3685 • previousnext

s-901 Kısmetse çarşamba günü İstanbul eğlence yaşamında buluşmak üzere hoşkalın, hep mutlu yaşayın.
s-902 yüzyılda bilimin gelişimini genel hatlarıyla betimlemek istersek, şu iki görüngüyü temel almamız gerekir: Birincisi, bu yüzyıl Bilimsel Devrim'in son atılımlarının gerçekleştiği yüzyıl olmuştur.
s-903 Falan filan.
s-904 Yanılmışım.
s-905 Dört okurumuza göre var.
s-906 Kamu Tek Hesabı'nın kapsamı genişletildi.
s-907 Büyük demir kapının önüne geldiğinde yüreği bir kuş gibi çırpınıyormuş.
s-908 Bir saat önce.
s-909 Bugün genetik şifresi çözülen canlıların tıpkılarının üretilmesi, sorunu salt yoktan var edip edememe noktasına indirgemiştir.
s-910 elli bin dolarlık terkin limiti en az ikiyüzelli bin dolara çıkarılsın.
s-911 Ben dün gece siz yattıktan sonra evden kaçtım.
s-912 Geçen cuma günü son derste açıkladı.
s-913 Raporlarda, tanıkların uçağın sağ kanadı aşağıda, diğeri yukarıda olarak dalış halinde gelip yere vurduğunu, vurmayı müteakip bir ateş topu meydana geldiğini beyan ettiği yeralıyordu.
s-914 Tam dört yıl önce, evimin tüm eşyasını kutulara doldurup bir depoya koydular.
s-915 Her tarafta tanklar.
s-916 Onlardan intikam alırım.
s-917 Leş gibi kokuyor.
s-918 Damarlarına bir sıcaklık yayılmıştı.
s-919 Duvarlarla konuşmaktan bıktım.
s-920 Onunla en son içen ceza'ydı , diyorlar.
s-921 Gözlerinde korku ve acı ile bize bakıyordu.
s-922 Anneciği ile birlikte bir bardak pekmezi paylaşmışlar.
s-923 Sana olacağını nereden çıkarıyorsun?.
s-924 EN SON ANNESİNİ ARADI.
s-925 Ve bir ilkokul öğrencisiyle, yirmilerindeki bir kadının aşkına hiç kimse artık hiçbir şey söyleyemeyecek.
s-926 Çekiştirmeye kalkışmadı.
s-927 Fransızlar rekabete aldırmıyorlar.
s-928 Siz mektubu hazırlayın, ben götürür veririm, dedim.
s-929 Benzemiyor.
s-930 Açma, sakın açma, izleniyorum.
s-931 Işıkları yok mu onun.
s-932 Erdoğan'ın önünü açan Anayasa değişikliklerini daha önce ' kişiye özel düzenleme ' diyerek veto eden, ancak aynı düzenlemenin TBMM tarafından yeniden önüne getirilmesi üzerine değişiklikleri onaylayarak Erdoğan'ın önünü açan Sezer, dün de Akgüney lideri için yapılan bir başka düzenlemeyi veto etti.
s-933 Gözün kanlanmış, sol gözün, dedi Gül Abla.
s-934 Niye mutsuz olduklarını ise söylemezlerdi, mutsuzluklarının nedenini siz keşfetmek zorundaydınız , bunu keşfedemezseniz biraz daha düşmanlaşırlardı; bu düşmanlık gerçek değildi, yalnızca mutsuzluklarının üstüne örtmeye çalıştıkları yakıcı bir örtüydü .
s-935 Kurtulmak istemiyorum.
s-936 Kardeşinden yana rahatladığı için belki.
s-937 Bu raporun bir türlü deşifresini yaptıramadığını söyledi.
s-938 Raporları incelerken gelişmelerini yakından izlediği olayda kimi yetkililerin yaptığı açıklamalar ile raporlarda kimi ifadelerin ortak yönlerini, farklılıklarını karşılaştırmaya başladı.
s-939 Kapıyı ben mi, yoksa daha sonra benim gibi sana aşık olan asistanım açtı, şimdi hatırlamıyorum, ama gelen sendin .
s-940 Ankara Savaş Karşıtı Platformu üyesi bir grup, yarın yapılacak ' Savaşa Hayır Mitingi ' öncesi ABD'nin olası Irak operasyonunu protesto etmek amacıyla, Ankara Büyükelçiliği önüne siyah çelenk bıraktı.
s-941 Bir kere tuvaletini yapmak için sık sık dışarı çıkarmak yoktu , çünkü o zaman ayakları kirlenir ve her defasında yıkamak gerekirdi.
s-942 Aşk deyince aklıma geldi.
s-943 O zamanlar toprağı bol olsun Sayın Tului Sönmez ile konuyu tartışmış ve ondan epey şey öğrenmiştim.
s-944 Rengarenk oyuncaklar, birkaç dakikadan fazla ilgisini çekmedi küçük oğlumun.
s-945 Bu, basit ve sıradan bir soruydu , ama ilişkimizin belki de bütün çıkmazı bu sorunun yanıtında gizliydi .
s-946 Kimse zorlamadı beni, üç ölü zamanlar alanını ben terkedip geldim bu eve.
s-947 Onların gürültülü neşesi, duyduğum yalnızlık duygularını azaltıyordu, ama neler konuştuklarını da anlamıyordum.
s-948 Ummadığı inandırıcı soğukkanlılığım, açığa vurmasına yaradı, umut beklentisini...
s-949 Haftaya iki ay doluyor Cumartesi beraber gidip alalım bence dedim babama.
s-950 Arkamdan seslendi.
s-951 Sevdiği genç trafik kazasında ölünce küsmüş hayata, teyzemden rivayet-olabilir de, insaf, on beş yıl geçmiş aradan.
s-952 Eski çamlar bardak, eski komünistler yeşil oldu.
s-953 Eğer aşk böyleyse çok zor bir şey; çünkü ben hep Tibet'le olmak istiyorum.
s-954 ' Bu tanımla, örneğin Almanya'da şirket kuran vergisini Alman hükümetine ödeyen fakat Türk vatandaşı olan kimseler yerli ama Türkiye'de yıllardan beri yerleşik bulunan bizler yabancı oluyoruz ' diyen ', teknik bir hata olabileceğine dikkat çekti.
s-955 Mali Barış'tan yararlanacakların hürriyeti bağlayıcı cezalarla ilgili düzenlemeler karşısında sorumlulukları devam etmeli.
s-956 Dolaştığın o itler var ya, o itler; onlar da seyirci...
s-957 Belki de güzel olan, gerçekten de yararlı olandır ; ama o zaman da bu demektir ki, makinelerimiz güzel değil, çünkü onların bizim için yararı yok.
s-958 Sen de kolluyordun canım teyzeciğim, sezdirmemeye çalışarak ikimizi...
s-959 Annem şen bir kahkaha patlatınca benim de neşem yerine geldi.
s-960 Buranın yerlisi o.
s-961 Oturun şöyle.
s-962 Giriyorum içeriye, dedim.
s-963 Kimseye zararı yoktu ha, yanlış anlama, bütün derdi kendinleydi .
s-964 Kitabı çıktığı dönemde bazı yayın organları Underhill'i ' Perakendecilerin Sherlock Holmes'ü ' diye tanımladılar.
s-965 Baktım, yüzü mutluydu .
s-966 Bu herhangi bir rahatlama sağlamıyor ki, en fazla o sorunu nasıl çözeceğime ilişkin tavsiye almış oluyorum.
s-967 Ama gerçeklerden ne yarar gördüm ki? derken yaşanmamış bir hayatın acı kıvılcımları, donuk gözlerinde çakıyor.
s-968 Kocacığım! El sallardım işine giderken balkondan...
s-969 Cevat, Nasıl yani? diye sordu, Selahattin de, Rahip bulup günah çıkaralım? diye.
s-970 Bırakamazsınız o parkı.
s-971 Seninki tatlı can da benimki patlıcan .
s-972 Beyan edenden az vergi alınsın.
s-973 Korkunç bir şey bu! diye mırıldandım.
s-974 Bismillah, özgürlük gitti elden.
s-975 Tehlikeli şeyler bunlar...
s-976 Neredeyse kasıklarına çekildi, sımsıkı etekliği.
s-977 Vazgeç bu huyundan.
s-978 Ben de onu dövdüm.
s-979 Giremiyorum içeriye.
s-980 Alev'in babası bir hacı ve emniyet amiri.
s-981 onbeş günlük iznini ABD'den gelen kardeşi, annesi ve babasıyla İstanbul'da geçiren Tuncer'in arkadaşları, şunları söyledi: ' Aktan görev gereği zaman zaman uçakla Macaristan'a gidiyordu.
s-982 Öğretmenler derlerdi ki.
s-983 Evet, ürkütücü , dedi Kerem.
s-984 Tamam oğlum, haydi çık sudan, diye yineledi Recep, çocuğun pantolonuna doğru giderken.
s-985 Dün de bir kamyon, kutuları bana geri getirdi.
s-986 Zeynep'te en az Orhan kadar heyecanlanmıştı.
s-987 Neyin var Ali? Hasta mısın yoksa ? diye sorunca Bir şeyim yok diye cevap verdi.
s-988 Biz de oradan almışız.
s-989 Siz nedenini anlayabiliyor musunuz.
s-990 Evlerde ise tıpkı dünkü gibi eşyalar, kürkler çuvallara dolduruluyordu.
s-991 Bazen şarkı söylerken de olur bu, arkadaşlar bilir (arkadaşlar, yani bıyıklarına ak düşmüş emekli sarhoşlar gözlerini yumup başlarını hafifçe eğerek onaylıyorlar) okursa hüzzam okur, herkesi kahırlandırır.
s-992 Sosyal boyutu da ihmal edemeyiz ' dedi.
s-993 Ramiz hala anlatmakta diretiyor: Evde yemek götürecek kimse yoktu , diyor, sonra annem bana...
s-994 Kaybedecek neyim var ki? diyor yaşlı kadın.
s-995 Hatta Semra Hanım da.
s-996 Sol eliyle içki kadehini kavradığında, içindeki zıkkımın bir yudumunu bile ziyan etmeden ağzına götürebilmesi için sağ eliyle tuttuğu kravatın ucunu yavaş yavaş çekerek sol elini harekete geçirirdi.
s-997 Boş, kiralık apartman dairesi, bir ev değildir; o, kiralanması beklenen bir konuttur .
s-998 Kanıt sözcüğü bilim dünyasının değil matematik dünyasının bir sözcüğüdür .
s-999 (Hızlı ve kolay kazanılmış parayı tüketmek için aşırı bir enerji harcıyor; para sayesinde istedikleri her şeyi yapabileceklerini sanıyorlar.
s-1000 Ferda, Böyle bir konuda deneme yanılma oynanabilir mi, Selma'cım? diye konuştu.

Text viewDownload CoNNL-U