s-5
| Bugün Ziya’yla buluştuğun zaman… |
s-6
| Eve gittim, çantamı aldım… |
s-7
| Aydın bana çiçek getirdi. |
s-8
| Şu anahtarı hanginize vereyim? |
s-9
| Dışarda bir köpek var. |
s-10
| Londra’ya mı gideceksiniz? |
s-11
| Londra’ya gidecek misiniz? |
s-12
| Ahmet’te de bunlardan bir tane var. |
s-13
| Turgut nasıl bilsin ki? |
s-14
| Herkesin burada olduğunu bilmiyordum. |
s-15
| Zeki babasını onbeş yıldır görmüyormuş, annesini değil. |
s-16
| Dün Zeki’nin ablası işten ayrılmış. |
s-17
| Arkadaşlarımızla burada buluşacağız. |
s-18
| Çamaşırları gene makinanın içinde bırakmışım. |
s-19
| Kitapları hep yerde bırakıyorsun. |
s-20
| Bundan daha uygun bir sözcük düşünemiyorum. |
s-21
| Bu hayvanların arasında en vahşisi kaplanmış . |
s-22
| Halk politikacıların çoğuna güvenmiyor. |
s-23
| Bugün Ziya’yla buluştuğunuz zaman bana telefon edin. |
s-24
| Biletleri aldıysan içeri girelim. |
s-25
| suçlulukla mı |
s-26
| dizgelerimde |
s-27
| yapılaştırılmamış |
s-28
| Gidebilirim de. |
s-29
| Görüştürülemeye de biliyor muydunuz? |
s-30
| çocuklarına |
s-31
| Evlerimizdeymişler . |
s-32
| Oturacağım. |
s-33
| Şu anda evden çıktı. |
s-34
| Yüzüyoruz. |
s-35
| Yıkılmamıştı. |
s-36
| Döğüştürülmeyebiliyormuşsunuzdur. |
s-37
| sevmekle |
s-38
| baktırmadığından |
s-39
| Geçtin. |
s-40
| Bitirememiştir. |
s-41
| Okuyabilecekmiş. |
s-42
| Yazın Paris'teydik . |
s-43
| Mutlaka zamanı vardır . |
s-44
| oturabilmek |
s-45
| Sever idi. |
s-46
| öğrenci değillerdi. |
s-47
| evde yoklarmış . |
s-48
| Öğretmenler . |
s-49
| Sorun yaratacağı belli. |
s-50
| Sorun yaratan kuruluşlar uyarıldı. |
s-51
| Sorun yaratmaktansa sonuçları kabullendi. |
s-52
| koşmak için |
s-53
| koşmam için |
s-54
| Gitmeyi bekliyor. |
s-55
| Gitmenizi bekliyor. |
s-56
| Şarkı söylemene bayılıyor. |
s-57
| Şarkı söylemeye bayılıyor. |
s-58
| Konuşmamda ısrar etti. |
s-59
| Konuşmakta ısrar etti. |
s-60
| Konuşmamdan korkuyor. |
s-61
| Konuşmaktan korkuyor. |
s-62
| Doktor önce hastanın gözüne mözüne baktı, sonra sorunu anlamadığını söyledi. |
s-63
| Eve çat kapı bir alıcı geldi, odaları modaları dolaştı. |
s-64
| Soner’i moneri görmedim. |
s-65
| Ben adam tarih hocasıymış marih hocasıymış anlamam. |
s-66
| Yavaş yavaş gel. |
s-67
| Çabuk çabuk yürüdük. |
s-68
| Kapı kapı dolaşıyor. |
s-69
| Sabah sabah aradı. |
s-70
| Usul usul yapmışlar. |
s-71
| Rahat rahat yetişiriz. |
s-72
| Birer birer gelin! |
s-73
| Koca koca ağaçları kesiyorlar. |
s-74
| Sarı sarı evler var. |
s-75
| Boy boy kutular almış. |
s-76
| Boy boy kutu almış. |
s-77
| Çeşit çeşit yiyecekler getirdiler. |
s-78
| Çeşit çeşit yiyecek getirdiler. |
s-79
| Kutu kutu kitap taşıdık. |
s-80
| Adam kurnaz mı kurnaz. |
s-81
| Güzel mi güzel bir kız. |
s-82
| Yavaş mı yavaş okuyor. |
s-83
| Konu komşu yardıma geldi. |
s-84
| ufak tefek bir çocuk |
s-85
| Paldır küldür gittiler. |
s-86
| Çoluk çocuk geldiler. |
s-87
| Önünde süklüm püklüm duruyordu. |
s-88
| kız kardeş |
s-89
| naylon torba |
s-90
| Yeşilbahar Sokak |
s-91
| büyükbaba |
s-92
| at arabası |
s-93
| gaz sobası |
s-94
| Atatürk Bulvarı |
s-95
| buzdolabı |
s-96
| buzdolabı |
s-97
| erkek kardeş |
s-98
| kızarkadaş |
s-99
| kadın doktor |
s-100
| avukat kadın |
s-101
| Alman mimar |
s-102
| Türk çocuklar |
s-103
| çelik kapı |
s-104
| taş duvar |