s-1
| . |
s-2
| . |
s-3
| . |
s-4
| adı. |
s-5
| Kim. |
s-6
| Niçin. |
s-7
| ... |
s-8
| .. |
s-9
| .. |
s-10
| ... |
s-11
| ... |
s-12
| ). |
s-13
| ). |
s-14
| Ne o. |
s-15
| Doğru... |
s-16
| Hoşça kalın, dedi. |
s-17
| Aç şimdi. |
s-18
| Sen ?eredesin diye sordum. |
s-19
| Hayır, şarklı değil. |
s-20
| Hayır, şarklı değil. |
s-21
| Milas'lı . |
s-22
| Saçları kır. |
s-23
| Arkaya taranmış. |
s-24
| İzini bulursanız, bu numaraya haber verirsiniz, dedi. |
s-25
| Kahvenin numarasını söyledi. |
s-26
| Nereye gitmiş olabilir Osman. |
s-27
| Bilmiyorum. |
s-28
| Bilmiyorum. |
s-29
| Bilmiyorum. |
s-30
| Bilmiyorum. |
s-31
| Haber vermemesi çok tuhaf. |
s-32
| Neyse, polise haber verdik. |
s-33
| Çevreyi araştırırlar. |
s-34
| Bulabilirler onu. |
s-35
| Ömür Uzatma Kıraathanesi'nin kapısı güm güm vuruldu. |
s-36
| Hepimiz heyecanla yerlerimizden fırladık. |
s-37
| Osman geldi galiba. |
s-38
| Kapı açık. |
s-39
| Kıraathanenin kapısı gıcırdayarak açıldı. |
s-40
| İçeriye gençten bir erkek girdi. |
s-41
| Soluk soluğaydı . |
s-42
| Kapının kenarındaki duvara dayanıp bize baktı bir an. |
s-43
| Göğsü körük gibi inip kalkıyordu. |
s-44
| Kumral saçları hafifçe karışmıştı. |
s-45
| Ömür Uzatma Kıraathanesi mi? diye sordu. |
s-46
| Evet, Ömür Uzatma Kıraathanesi burası. |
s-47
| Buyrun, dedi Hacı Murat. |
s-48
| Bağışlayın, koşa koşa geldim buraya. |
s-49
| Gece rüzgarından saçım başım dağıldı, dedi genç erkek; elleriyle saçını düzeltmeye çalıştı. |
s-50
| Hepimiz kıraathaneye gelen bu yabancıya dikkatle bakıyorduk. |
s-51
| Çok yakışıklıydı , hemen fark etmiştim. |
s-52
| Heyecanlıydı , çaresiz bir hali vardı . |
s-53
| Yeşilden maviye dönüşen iri gözlerini bize çevirmişti. |
s-54
| Anlatacaklarım var, dedi. |
s-55
| Oturun şöyle. |
s-56
| Biraz nefes alın. |
s-57
| Dinlenin. |
s-58
| Heyecanlı ve yorgun görünüyorsunuz, dedi. |
s-59
| Yeni gelen, masanın bir kenarındaki boş sandalyeye atmıştı kendini. |
s-60
| Bir bardak su var mı? diye sordu. |
s-61
| Muammer beye su getir oğlum. |
s-62
| Genç erkek, Muammer'in getirdiği suyu yudum yudum içti. |
s-63
| Gözleri kıraathanenin loş ışığına alışmış, sanki biraz kendine gelmişti. |
s-64
| Adım Kerem, dedi. |
s-65
| Sizlere anlatacaklarım var. |
s-66
| Erkekler Parkı'ndan geliyorum. |
s-67
| Erkekler Parkı mı! dedim. |
s-68
| Heyecanlanmıştım birden. |
s-69
| Kerem; ışıkta değişen, şimdi koyu bir yeşile dönmüş olan gözlerini bana çevirdi. |
s-70
| Yoksa biliyor musunuz orayı? diye hayretle sordu. |
s-71
| -Biliyorum. |
s-72
| Biliyorum. |
s-73
| Biliyorum. |
s-74
| Biliyorum. |
s-75
| Biliyorum. |
s-76
| Biliyorum. |
s-77
| Erkekler Parkı'nı biliyorum, dedim. |
s-78
| Kerem bana dönmüştü. |
s-79
| İnce uzun parmaklı elleri masanın üstündeydi . |
s-80
| O dünyayı biliyorsunuz demek... |
s-81
| Tam değil. |
s-82
| Ama orada bulundum. |
s-83
| Uzun zamandır mı gidersiniz oraya. |
s-84
| Hayır, yalnızca iki kez gittim. |
s-85
| Muammer çayları getirmişti. |
s-86
| Kerem çayına iki şeker atıp yavaşça karıştırdı. |
s-87
| Onu tanıyorsunuz o zaman, dedi. |
s-88
| Hayır. |
s-89
| Hayır. |
s-90
| -Hayır. |
s-91
| Onu görmedim. |
s-92
| Kim olduğunu bilmiyorum. |
s-93
| Parktaki tüm erkekler onun gelmesini bekliyorlardı. |
s-94
| Birden, geldiğini duydum, parktaki kalabalık karıştı. |
s-95
| Ama göremedim onu. |
s-96
| Galiba gelmemiş, öyle söylediler, dedim. |
s-97
| Ah! diye mırıldandı Kerem... |
s-98
| Öyle kolay gelmez ki o. |
s-99
| Sanırım o zaman da gelmemişti. |
s-100
| Kerem, çayını içip bitirmişti. |