Sentence view Universal Dependencies - Ottoman_Turkish - BOUN Language Ottoman_Turkish Project BOUN Corpus Part train
Text: Transcription Written form - Colors
showing 1 - 100 of 114 • next
Sahaif-i tarihiye gibi önümüzde bir misal-i hûnin durup duruken , yani o sahifelerde zamanı gelmeyen mesail hâl için dökülen kanlar ibret-bahş-ı ahlak olurken bilmem bugün ; hasseten feminizme de bu kadar istical etmek reva mıdır ? ! ...
s-1
nes_tn_33
Sahaif-i tarihiye gibi önümüzde bir misal-i hûnin durup duruken , yani o sahifelerde zamanı gelmeyen mesail hâl için dökülen kanlar ibret-bahş-ı ahlak olurken bilmem bugün ; hasseten feminizme de bu kadar istical etmek reva mıdır ? ! ...
İşte bu gece mehtab Ağustosun son mehtabı .
s-2
meh_ah_12
İşte bu gece mehtab Ağustosun son mehtabı .
Maa-mâ-fîh kalkıp gitmedim .
s-3
jan_ae_65
Maa-mâ-fîh kalkıp gitmedim .
Bu suretle köşkün etrafında görülmeden geçirdiği , birkaç gece içindeki tetebbuâtıyla o ailenin ruhuyla yaşamağa , o ailenin mizacıyla imtizaç etmeğe başladı .
s-4
meh_ah_63
Bu suretle köşkün etrafında görülmeden geçirdiği , birkaç gece içindeki tetebbuâtıyla o ailenin ruhuyla yaşamağa , o ailenin mizacıyla imtizaç etmeğe başladı .
Israr ediyor .
s-5
meh_ah_30
Israr ediyor .
İçini çekiyordu : “ Yürümüyorum , sürünüyorum ! ” diyordu .
s-6
meh_ah_49
İçini çekiyordu : “ Yürümüyorum , sürünüyorum ! ” diyordu .
Büyükada’nın caddesi bir iki dakika için sükûn içine uzanmış gibi duruyor .
s-7
meh_ah_103
Büyükada’nın caddesi bir iki dakika için sükûn içine uzanmış gibi duruyor .
Meselâ : Edirne ve havalisinde Trakya-Paşaeli unvanıyla bir cemiyet vardı .
s-8
nut_mk_24
Meselâ : Edirne ve havalisinde Trakya-Paşaeli unvanıyla bir cemiyet vardı .
Büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde .
s-9
nut_mk_4
Büyük harbin uzun seneleri zarfında millet yorgun ve fakir bir halde .
Dört beş sene evvel lisanına rekâket gelmiş olan şu zavallı adamın o zamandan beri ma’nâlı olarak birinci tefevvüh eylediği bu ' Jân ' kelimesi ağzından çıkar çıkmaz gözünden de bir damla yaş kopmuş idi .
s-10
jan_ae_126
Dört beş sene evvel lisanına rekâket gelmiş olan şu zavallı adamın o zamandan beri ma’nâlı olarak birinci tefevvüh eylediği bu ' Jân ' kelimesi ağzından çıkar çıkmaz gözünden de bir damla yaş kopmuş idi .
Fakirenin odasında bu yazdıklarımızdan başka bir şey ararsanız şunu bulursunuz : Sabahları güneş doğarken ara sıra bir hıçkırık , akşamları güneş batarken derin bir inilti , gece yarıları yorgun bir teneffüse karışan uzun bir sükut !
s-11
kad_am_23
Fakirenin odasında bu yazdıklarımızdan başka bir şey ararsanız şunu bulursunuz : Sabahları güneş doğarken ara sıra bir hıçkırık , akşamları güneş batarken derin bir inilti , gece yarıları yorgun bir teneffüse karışan uzun bir sükut !
Başımızı çevirdik : İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay , sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu .
s-12
ay_ah_11
Başımızı çevirdik: İki büyük fıstık ağacı arkasından kırmızı bir ay, sanki yapraklara sürünerek yükseliyordu.
Hâdisât gazetesinin imtiyâzını deruhde ediyor .
s-13
nut_mk_46
Hâdisât gazetesinin imtiyâzını deruhde ediyor .
Arkalarında diğer bir kadın , kolunda nur topu gibi bir çocuk taşıyor .
s-14
jan_ae_88
Arkalarında diğer bir kadın , kolunda nur topu gibi bir çocuk taşıyor .
İhtiyarın yanına iki hizmetçi gelmiş idi .
s-15
jan_ae_39
İhtiyarın yanına iki hizmetçi gelmiş idi .
Düşündü düşündü .
s-16
meh_ah_123
Düşündü düşündü .
Müslümanın mesut olduğu günler işte bugünlerdi şerefli günlerin vakayini bu saatlerle ölçtüler .
s-17
mus_ah_8
Müslümanın mesut olduğu günler işte bugünlerdi şerefli günlerin vakayini bu saatlerle ölçtüler.
Geldi , ma’sûmun ellerini tuttu , yüzüne bakakaldı .
s-18
jan_ae_122
Geldi , ma’sûmun ellerini tuttu , yüzüne bakakaldı .
Ali Bey hâlâ çamların arasında idi .
s-19
meh_ah_81
Ali Bey hâlâ çamların arasında idi .
Arkadaki tahta sürmenin bir sefil , bir hırsız , bir alçak yediyle parçalanmasından dolayı , muhafazası Cenab-ı Hakk’a terkedilen kapının aralıklarından giren rüzgar , mukabilinde bulunan ve genç kadının yatmasına mahsus olan , toprak üstüne serilmiş eski şiltenin yünlerini ihtizaz getirdikçe , talihsiz sefilenin hırkayı üstüne çekerek , titrediği görülüyor ! ...
s-20
kad_am_14
Arkadaki tahta sürmenin bir sefil , bir hırsız , bir alçak yediyle parçalanmasından dolayı , muhafazası Cenab-ı Hakk’a terkedilen kapının aralıklarından giren rüzgar , mukabilinde bulunan ve genç kadının yatmasına mahsus olan , toprak üstüne serilmiş eski şiltenin yünlerini ihtizaz getirdikçe , talihsiz sefilenin hırkayı üstüne çekerek , titrediği görülüyor ! ...
— Git , bu gece git ; ben öyle istiyorum .
s-21
meh_ah_35
— Git , bu gece git ; ben öyle istiyorum .
Kapıdan girildiği vakit sağ tarafta siyah çamurlarla sıvanmş duvarın kenarında pejmürdeliği kadının yattığı şilteden , başını koyduğu yastıktan pek de aşağı kalmayan bir yatak manzur olur !
s-22
kad_am_15
Kapıdan girildiği vakit sağ tarafta siyah çamurlarla sıvanmş duvarın kenarında pejmürdeliği kadının yattığı şilteden , başını koyduğu yastıktan pek de aşağı kalmayan bir yatak manzur olur !
Beni memnun etmek istersen gideceksin ve ben seni pencerenin önünde bekleyeceğim .
s-23
meh_ah_25
Beni memnun etmek istersen gideceksin ve ben seni pencerenin önünde bekleyeceğim .
Bir taraftan da İstanbul’daki Düvel-i Mütelife mümessillerine ve İtilâf Devletleri başvekillerine muhtıra veriyor .
s-24
nut_mk_47
Bir taraftan da İstanbul’daki Düvel-i Mütelife mümessillerine ve İtilâf Devletleri başvekillerine muhtıra veriyor .
Hayât-ı insâniyyeti kemiren bütün bu zehirli yılanlar iğrenç ıslıklarıyla artık kulağımı tırmalayamıyordu .
s-25
bed_rn_9
Hayât-ı insâniyyeti kemiren bütün bu zehirli yılanlar iğrenç ıslıklarıyla artık kulağımı tırmalayamıyordu .
Menzûlün elinden çatalı birden yere düşüverdi , ayağa kalktı .
s-26
jan_ae_116
Menzûlün elinden çatalı birden yere düşüverdi , ayağa kalktı .
Artık yemek yediğinden bile haberdâr değil muttasıl bakıyor , çocuğa bakıyor ...
s-27
jan_ae_114
Artık yemek yediğinden bile haberdâr değil muttasıl bakıyor , çocuğa bakıyor ...
Çocuğu ihtiyarın bulunduğu cihete oturtmuşlar idi .
s-28
jan_ae_92
Çocuğu ihtiyarın bulunduğu cihete oturtmuşlar idi .
Sonra bir de bu kıyası Halide Salih veya Zühre Hanımefendi ile ( Annales ) risalesinin hayat-ı nisvan muharrir-i meşhuresi Madam ( Yvonne Sarcey ) arasında yapınız . . .
s-29
nes_tn_9
Sonra bir de bu kıyası Halide Salih veya Zühre Hanımefendi ile ( Annales ) risalesinin hayat-ı nisvan muharrir-i meşhuresi Madam ( Yvonne Sarcey ) arasında yapınız . . .
Bakır oklu minareler , güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir .
s-30
mus_ah_28
Bakır oklu minareler, güneşi en evvel görmek için havalarda yükselir.
Bir kadın , bir tazeye uzaktan fısıldadı :
s-31
meh_ah_45
Bir kadın , bir tazeye uzaktan fısıldadı :
Mehtab , gökleri avlamak için , nurdan bir ağ gibi denize serpilmişti .
s-32
meh_ah_54
Mehtab , gökleri avlamak için , nurdan bir ağ gibi denize serpilmişti .
İhtiyar , çocuktan ne ister ? Mezarın mehde teveccühü ne için olsa gerek ?
s-33
jan_ae_115
İhtiyar , çocuktan ne ister ? Mezarın mehde teveccühü ne için olsa gerek ?
Onu nefretten onu eziyetten onu hayattan halâs edecek rehakâr o küçücük demir parçası idi .
s-34
meh_ah_128
Onu nefretten onu eziyetten onu hayattan halâs edecek rehakâr o küçücük demir parçası idi .
“ Çekmek ” vaktinden evvel ölmek için aylarla can çekişmek o korkunç çukura sürünerek inleyerek kan kusarak düşmek şefkatli anasını bile , sevgili karısını bile iğrendirerek , usandırarak erimek çürüyerek , tefessüh ederek bitmek eskiden o gülen gözlerin şimdi nefretten kendi tarafına bakamadığını eskiden onu okşayan ellerin şimdi korkudan vücuduna dokunamadığını anlamak; etrafını kahrederek mahvolmak .
s-35
meh_ah_119
“ Çekmek ” vaktinden evvel ölmek için aylarla can çekişmek o korkunç çukura sürünerek inleyerek kan kusarak düşmek şefkatli anasını bile , sevgili karısını bile iğrendirerek , usandırarak erimek çürüyerek , tefessüh ederek bitmek eskiden o gülen gözlerin şimdi nefretten kendi tarafına bakamadığını eskiden onu okşayan ellerin şimdi korkudan vücuduna dokunamadığını anlamak; etrafını kahrederek mahvolmak .
Ayağa kalkıvermişim .
s-36
jan_ae_119
Ayağa kalkıvermişim .
Madenden sağlam kapaklar altında Mahfuz tutulan eski masum saatlerin Yelkovanları yorgun böcek ayakları tarzında güneşin Sema üzerindeki seyri ile az çok münasebet tabian Mine'nin rakamları üzerinde yürürler ve sahiplerini zamandan takribi bir sıhhatle haberdardar ederlerdi .
s-37
mus_ah_5
Madenden sağlam kapaklar altında Mahfuz tutulan eski masum saatlerin Yelkovanları yorgun böcek ayakları tarzında güneşin Sema üzerindeki seyri ile az çok münasebet tabian Mine'nin rakamları üzerinde yürürler ve sahiplerini zamandan takribi bir sıhhatle haberdardar ederlerdi.
İşte bir sene sonra karşısında bulacağı Bedîa kocasının da kendisiyle hem-ruh , hem-fikir olacağını anlayacak ve yadırgamayacaktı .
s-38
meh_ah_67
İşte bir sene sonra karşısında bulacağı Bedîa kocasının da kendisiyle hem-ruh , hem-fikir olacağını anlayacak ve yadırgamayacaktı .
Âh öleceğim , açlıktan ...
s-39
bed_rn_22
Âh öleceğim , açlıktan ...
İşte arkadaşları , hattâ , akrabası bile ziyaretlerini seyrekleştirmeğe , onun sıhhatini sormamağa başladılar .
s-40
meh_ah_112
İşte arkadaşları , hattâ , akrabası bile ziyaretlerini seyrekleştirmeğe , onun sıhhatini sormamağa başladılar .
Beyaz dudaklarında hafif bir ihtizâz var .
s-41
jan_ae_12
Beyaz dudaklarında hafif bir ihtizâz var .
Pekiyiyim , siz bu akşam çıkın .
s-42
meh_ah_5
Pekiyiyim , siz bu akşam çıkın .
Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık .
s-43
ay_ah_18
Dünyanın güzelliğinden korkmaya başlamıştık.
Eğer rüzgar esiyorsa , yukarı çıkan duman tekrar aşağı inmeye , kulübenin dahilini ihata etmeye başlar ki kadıncağızın en ziyade ızdırabını celb eden şey budur .
s-44
kad_am_20
Eğer rüzgar esiyorsa , yukarı çıkan duman tekrar aşağı inmeye , kulübenin dahilini ihata etmeye başlar ki kadıncağızın en ziyade ızdırabını celb eden şey budur .
Geldiler , ihtiyar eli titreye titreye ağzına bir lokma götürmekte iken karşısında ve yakında bulunan bir masanın etrafına toplandılar .
s-45
jan_ae_91
Geldiler , ihtiyar eli titreye titreye ağzına bir lokma götürmekte iken karşısında ve yakında bulunan bir masanın etrafına toplandılar .
Menzûl başka cevap vermiyor .
s-46
jan_ae_71
Menzûl başka cevap vermiyor .
Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta ...
s-47
nut_mk_8
Ordunun elinden esliha ve cephanesi alınmış ve alınmakta ...
Fakat bu maksadın temîni için o zaman vârid-i hâtırları olan yegâne çare İngiltere’nin , bu mümkün olmazsa Fransa’nın muâvenetini temîn etmek idi .
s-48
nut_mk_34
Fakat bu maksadın temîni için o zaman vârid-i hâtırları olan yegâne çare İngiltere’nin , bu mümkün olmazsa Fransa’nın muâvenetini temîn etmek idi .
Kim bilir âmâl ü âlâmın tehâcümât-ı mütetâbiasına karşı ne kadar seneler göğüs gererek yaşamak için ölümlerle pençeleşmiştir !
s-49
jan_ae_20
Kim bilir âmâl ü âlâmın tehâcümât-ı mütetâbiasına karşı ne kadar seneler göğüs gererek yaşamak için ölümlerle pençeleşmiştir !
Bir damla yaş , bir katre yağmur olur ; bir çiçeğin solmasından bir zerre toprak kalır ...
s-50
meh_ah_101
Bir damla yaş , bir katre yağmur olur ; bir çiçeğin solmasından bir zerre toprak kalır ...
Bizde de hanımlarımızın - din ve te’âmülümüzün müsaade ettiği kadar - iltifat ve teşviklerine edebiyat ile iştigal edenlerin nail olduklarını el-müsâra’a haber vereceğim .
s-51
nes_tn_24
Bizde de hanımlarımızın - din ve te’âmülümüzün müsaade ettiği kadar - iltifat ve teşviklerine edebiyat ile iştigal edenlerin nail olduklarını el-müsâra’a haber vereceğim .
Başka memleketlerde fecri yalnız kırdan şehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle muztariplerin şişkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve perişan gözleri tanır .
s-52
mus_ah_21
Başka memleketlerde fecri yalnız kırdan şehre sebze ve meyve getirenlerin ahmak gözleriyle muztariplerin şişkin kapaklar içinden bakan kırmızı ve perişan gözleri tanır.
Safiyyet asabları teşkilat dimağları , onları bir hassasiyet , tefekkür ve tesir makinesi hâline getirmiştir .
s-53
nes_tn_82
Safiyyet asabları teşkilat dimağları , onları bir hassasiyet , tefekkür ve tesir makinesi hâline getirmiştir .
Mehtabın , lüks fenerlerinin ışıkları , sırmalı maşlahlara , pullu başörtülerine vurdukça kehkeşân parçaları adaya inmiş , parıl parıl parlayarak akıyor , uçuyor , kayıyor , gülüyor zannedilirdi .
s-54
meh_ah_77
Mehtabın , lüks fenerlerinin ışıkları , sırmalı maşlahlara , pullu başörtülerine vurdukça kehkeşân parçaları adaya inmiş , parıl parıl parlayarak akıyor , uçuyor , kayıyor , gülüyor zannedilirdi .
Samiam afîf , mehîb , mabedî bir sükûnun şi’rler , felsefeler , irşatlar ifşa eden derinlikleri içinde sanki kaybolmuştu !
s-55
bed_rn_10
Samiam afîf , mehîb , mabedî bir sükûnun şi’rler , felsefeler , irşatlar ifşa eden derinlikleri içinde sanki kaybolmuştu !
Makarnalar beş dakikada bel’olundu .
s-56
jan_ae_94
Makarnalar beş dakikada bel’olundu .
Akşam telakkisinden koparak kâh Öğlenin hararetinde ve kâh gece yarılarının karanlığında mevhum bir zamanı bildiren Bu saat şimdi hayatımızda renksiz ve şaşkın bir noktadır .
s-57
mus_ah_19
Akşam telakkisinden koparak kâh Öğlenin hararetinde ve kâh gece yarılarının karanlığında mevhum bir zamanı bildiren Bu saat şimdi hayatımızda renksiz ve şaşkın bir noktadır.
Kendisi yemekleri intihab ederken hizmetçilerden biri ekmeğini doğramış , tabağına doldurmuş idi .
s-58
jan_ae_50
Kendisi yemekleri intihab ederken hizmetçilerden biri ekmeğini doğramış , tabağına doldurmuş idi .
— Ne istiyorsunuz efendim ?
s-59
jan_ae_77
— Ne istiyorsunuz efendim ?
Vaziyetin dehşet ve vahameti karşısında , her yerde , her mıntıkada birtakım zevât tarafından mukabil halâs çareleri düşünülmeye başlanmış idi .
s-60
nut_mk_22
Vaziyetin dehşet ve vahameti karşısında , her yerde , her mıntıkada birtakım zevât tarafından mukabil halâs çareleri düşünülmeye başlanmış idi .
Vapur Boğaz’ın mavi sularını yararak , bî-his ve lâkayd , ilerliyor ; vicdanımı teselli etmek için artık kuvveti kifayet etmeyen manzara-i muhîtât bana şimdi câmid ve bî-ma’nâ görünüyor , gözümün önüne bütün fecîalarıyla serilen şu hissî sahne , her yerde iyilik görmek isteyen kalbimle sanki istihza ediyordu ! ...
s-61
bed_rn_26
Vapur Boğaz’ın mavi sularını yararak , bî-his ve lâkayd , ilerliyor ; vicdanımı teselli etmek için artık kuvveti kifayet etmeyen manzara-i muhîtât bana şimdi câmid ve bî-ma’nâ görünüyor , gözümün önüne bütün fecîalarıyla serilen şu hissî sahne , her yerde iyilik görmek isteyen kalbimle sanki istihza ediyordu ! ...
Ve bugün onlar , o ümid-bahş eserler epeyce bir yekûn teşkil ettiği hâlde hala kimsenin bu nezîh yazılardan , bu talebekâr musahebelerden bahs etmediğini görerek şu sahifelerde takdiratımı ifşaya karar verdim .
s-62
nes_tn_39
Ve bugün onlar , o ümid-bahş eserler epeyce bir yekûn teşkil ettiği hâlde hala kimsenin bu nezîh yazılardan , bu talebekâr musahebelerden bahs etmediğini görerek şu sahifelerde takdiratımı ifşaya karar verdim .
— Kuzum beyefendi , merhamet ediniz , on para veriniz , ölüyorum , açlıktan ölüyorum !
s-63
bed_rn_14
— Kuzum beyefendi , merhamet ediniz , on para veriniz , ölüyorum , açlıktan ölüyorum !
Böyle bütün bir sergüzeşt-i mesâibi vücûd-ı alîliyle tecessüm ettiren bir pîri marîzin ahvâlini değil , bulunduğum yerlerde etrafımda cereyân eden vukuâtın cümlesini mümkün mertebe tetkîk etmek öteden beri mu’tâdımdır .
s-64
jan_ae_34
Böyle bütün bir sergüzeşt-i mesâibi vücûd-ı alîliyle tecessüm ettiren bir pîri marîzin ahvâlini değil , bulunduğum yerlerde etrafımda cereyân eden vukuâtın cümlesini mümkün mertebe tetkîk etmek öteden beri mu’tâdımdır .
Rengi gül pembesinden daha açık olan dudaklarını hazin bir tebessüm kapladı .
s-65
kad_am_1
Rengi gül pembesinden daha açık olan dudaklarını hazin bir tebessüm kapladı .
Şiddetle demire çarpan kafasından kanlar sızmaya başladı .
s-66
bed_rn_24
Şiddetle demire çarpan kafasından kanlar sızmaya başladı .
Yastığı içi ne ile doldurulduğu malum olmayan bir torbadan , yorganı parça parça olmuş , murur-ı zaman ile esmerleşen pamukları dışarı fırlamış bir hırkadan , yatağı yünleri çıkmış ince bir şilteden ibaret görünüyordu .
s-67
kad_am_9
Yastığı içi ne ile doldurulduğu malum olmayan bir torbadan , yorganı parça parça olmuş , murur-ı zaman ile esmerleşen pamukları dışarı fırlamış bir hırkadan , yatağı yünleri çıkmış ince bir şilteden ibaret görünüyordu .
Biraz ileride , aheng-i etvârından sahteliği sırıtan bir vakarla açılır kapanır bir iskemleye oturmuş genç biri gayr-i meşrû’ kazanılmış bir servetin son bakayâsına medyûn olduğu şıklığıyla , kof ve mülevves efkâr-ı medeniye siyle mağrûr ve mütehakkim , bu inleyerek merhamet dilenen alîl çocuğa bir unf-ı akûrâne ile cevab veriyordu :
s-68
bed_rn_17
Biraz ileride , aheng-i etvârından sahteliği sırıtan bir vakarla açılır kapanır bir iskemleye oturmuş genç biri gayr-i meşrû’ kazanılmış bir servetin son bakayâsına medyûn olduğu şıklığıyla , kof ve mülevves efkâr-ı medeniye siyle mağrûr ve mütehakkim , bu inleyerek merhamet dilenen alîl çocuğa bir unf-ı akûrâne ile cevab veriyordu :
Bu anlaşılmaz ibareyi iki üç defa tekrar ettikten sonra hiddetlendi , kan başına sıçradı , yüzü kıpkırmızı oldu .
s-69
jan_ae_73
Bu anlaşılmaz ibareyi iki üç defa tekrar ettikten sonra hiddetlendi , kan başına sıçradı , yüzü kıpkırmızı oldu .
İşte o kadar .
s-70
meh_ah_89
İşte o kadar .
Çünkü senin güldüğünü istiyorum .
s-71
meh_ah_19
Çünkü senin güldüğünü istiyorum .
Belki içlerinden “ Ne olacaksa , olsa ” demişlerse “ O artık karısını , ninesini öpemiyor , lâkin , onlar da şimdi kendisini öpmüyorlar .
s-72
meh_ah_113
Belki içlerinden “ Ne olacaksa , olsa ” demişlerse “ O artık karısını , ninesini öpemiyor , lâkin , onlar da şimdi kendisini öpmüyorlar .
Bir hafta içinde kayıt edilen elli aboneden kırk beşini hanımlarımızın teşkil ettiğini memnuniyetle gördüm .
s-73
nes_tn_26
Bir hafta içinde kayıt edilen elli aboneden kırk beşini hanımlarımızın teşkil ettiğini memnuniyetle gördüm .
Binâenaleyh cemiyet , aynı esbâb ve vesâitle mücehhez olarak hukuk-ı milliye ve tarihiyeyi müdafaaya çalışıyor .
s-74
nut_mk_51
Binâenaleyh cemiyet , aynı esbâb ve vesâitle mücehhez olarak hukuk-ı milliye ve tarihiyeyi müdafaaya çalışıyor .
Giden saatler babalarımızın öldüğü , annelerimizin evlendiği , bizim doğduğumuz , kervanların hareket ettiği ve orduların düşman şehirlerine girdiği saatlerdi .
s-75
mus_ah_11
Giden saatler babalarımızın öldüğü, annelerimizin evlendiği, bizim doğduğumuz, kervanların hareket ettiği ve orduların düşman şehirlerine girdiği saatlerdi.
İşte benim mehtabım .
s-76
meh_ah_37
İşte benim mehtabım .
Birer vesile ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da .
s-77
nut_mk_10
Birer vesile ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbul’da .
Daha sonra da - on yedinci asrın hissi , on sekizinci asrın fikri gibi iki feyyaz tesir-i ırsiye nail olan - on dokuzuncu asırda fünûna o kadar mahsuldar bir saha-i zeka açılmış ki Pastor , beşeriyete meçhul kalan hakikatleri meydana çıkarmışlar .
s-78
nes_tn_18
Daha sonra da - on yedinci asrın hissi , on sekizinci asrın fikri gibi iki feyyaz tesir-i ırsiye nail olan - on dokuzuncu asırda fünûna o kadar mahsuldar bir saha-i zeka açılmış ki Pastor , beşeriyete meçhul kalan hakikatleri meydana çıkarmışlar .
Karşı karşıya oturmuş iki insan , artık yüzlerimizi görmüyor , yalnız seslerimizi duyuyorduk .
s-79
ay_ah_9
Karşı karşıya oturmuş iki insan, artık yüzlerimizi görmüyor, yalnız seslerimizi duyuyorduk.
Hem kendi varlığını hem karısının sevgisini görmek bir saâdet değil miydi ?
s-80
meh_ah_95
Hem kendi varlığını hem karısının sevgisini görmek bir saâdet değil miydi ?
Artık geç uyanıyoruz .
s-81
mus_ah_31
Artık geç uyanıyoruz.
Gayet yavaş yürüyor .
s-82
jan_ae_13
Gayet yavaş yürüyor .
Aynı gecede bu maksadın teşmilini temîn için İzmir’de Yahudi Maşatlığı’na toplanabilen halk tarafından bir miting yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan askerlerinin rıhtımda görülmesiyle bu teşebbüs ümit edilen derecede temîn-i maksat edememiştir .
s-83
nut_mk_29
Aynı gecede bu maksadın teşmilini temîn için İzmir’de Yahudi Maşatlığı’na toplanabilen halk tarafından bir miting yapılmışsa da ertesi gün sabahleyin Yunan askerlerinin rıhtımda görülmesiyle bu teşebbüs ümit edilen derecede temîn-i maksat edememiştir .
Düşünüp görmeğe halkın vakti , fıtratı müsait midir ?
s-84
jan_ae_61
Düşünüp görmeğe halkın vakti , fıtratı müsait midir ?
Bıçaklar , çatallar oynamağa başladı .
s-85
jan_ae_97
Bıçaklar , çatallar oynamağa başladı .
Bizim ediplerimizin musahebe , ne hikâyelerinde bu tarz-ı taklit maal’teşekkür şimdilik yoktur .
s-87
nes_tn_62
Bizim ediplerimizin musahebe , ne hikâyelerinde bu tarz-ı taklit maal’teşekkür şimdilik yoktur .
Ziyadda başlayıp ziyada biten 12 saatlik kısa hafif yaşanması kolay bir günümüz vardı .
s-88
mus_ah_7
Ziyadda başlayıp ziyada biten 12 saatlik kısa hafif yaşanması kolay bir günümüz vardı.
Bu cemiyet merkezinin gönderdiği murahhaslarla , Of kazasıyla Lâzistan livası dahilinde şubeler açılmıştı .
s-89
nut_mk_27
Bu cemiyet merkezinin gönderdiği murahhaslarla , Of kazasıyla Lâzistan livası dahilinde şubeler açılmıştı .
Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve nihayetini akşamın ziyaları tayin eder .
s-90
mus_ah_4
Müslüman gününün başlangıcını şafağın parıltıları ve nihayetini akşamın ziyaları tayin eder.
Hayatımın bütün acı senelerini yıkayan bir dakîka-i nûşîn !
s-91
bed_rn_13
Hayatımın bütün acı senelerini yıkayan bir dakîka-i nûşîn !
Şimdiye kadar her türlü terakkiden ne kadar mahrum kalmak mümkünse o kadar mahrum kalmış olan vatanımıza edilecek en mühim hizmet zannederim ki vatandaşlarımızı his itibariyle terbiyeye çalışmaktır .
s-92
nes_tn_15
Şimdiye kadar her türlü terakkiden ne kadar mahrum kalmak mümkünse o kadar mahrum kalmış olan vatanımıza edilecek en mühim hizmet zannederim ki vatandaşlarımızı his itibariyle terbiyeye çalışmaktır .
Çünkü i’tikadımca roman , tiyatro , novel gibi şeyler yazmağa hâhişli olanlara göre ahvâl-i umûmiyye-i beşeriyyeti uzaktan uzağa akıl ve his ile tasavvur ve tahayyül kâfi olamaz .
s-93
jan_ae_35
Çünkü i’tikadımca roman , tiyatro , novel gibi şeyler yazmağa hâhişli olanlara göre ahvâl-i umûmiyye-i beşeriyyeti uzaktan uzağa akıl ve his ile tasavvur ve tahayyül kâfi olamaz .
Eşekler üstünde bir hanım kafilesi ; başlarında sırma telli , altın pullu başörtüleri ; sırtlarında ipekli , sırmalı , beyaz maşlahlar hepsi ince endamlı , hepsi sinirli , hepsi örnek ...
s-94
meh_ah_74
Eşekler üstünde bir hanım kafilesi ; başlarında sırma telli , altın pullu başörtüleri ; sırtlarında ipekli , sırmalı , beyaz maşlahlar hepsi ince endamlı , hepsi sinirli , hepsi örnek ...
Ya artık kendisinden karısı usanır , ninesi usanırsa hizmetçiler bıkarlarsa ...
s-95
meh_ah_110
Ya artık kendisinden karısı usanır , ninesi usanırsa hizmetçiler bıkarlarsa ...
Birçoklarımız için fecir , artık gecedir ve birçoklarımızı güneş , yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden , eller kilitli , ağız çarpılmış , bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış , kıvranırken buluyor .
s-96
mus_ah_30
Birçoklarımız için fecir, artık gecedir ve birçoklarımızı güneş, yeni ve acayip bir uykunun ateşlerinden, eller kilitli, ağız çarpılmış, bacaklar bozuk çarşaflara dolanmış, kıvranırken buluyor.
İhtiyar aileye başıyla bir teşekkür ettikten sonra birdenbire döndü .
s-97
jan_ae_129
İhtiyar aileye başıyla bir teşekkür ettikten sonra birdenbire döndü .
Çirkin eşekler , o , korsalı vücutlara sarılmış ipekli maşlahların , şeffaf çorapların incecik , ufacık iskarpinlerin yumuşaklığından daha tembelleşmiş gözüküyordu .
s-98
meh_ah_78
Çirkin eşekler , o , korsalı vücutlara sarılmış ipekli maşlahların , şeffaf çorapların incecik , ufacık iskarpinlerin yumuşaklığından daha tembelleşmiş gözüküyordu .
Garsonlardan biri yemek listesini öbürü ekmeği getirdi .
s-99
jan_ae_42
Garsonlardan biri yemek listesini öbürü ekmeği getirdi .
Bence bu gayet mühim bir meziyettir .
s-100
nes_tn_59
Bence bu gayet mühim bir meziyettir .
Text view • Dependency trees • Edit as list