Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - Kenet

LanguageTurkish
ProjectKenet
Corpus Partdev
AnnotationKuzgun, Aslı; Cesur, Neslihan; Yıldız, Olcay Taner; Kuyrukçu, Oğuzhan; Yenice, Arife Betül; Arıcan, Bilge Nas; Sanıyar, Ezgi

Select a sentence

Showing 601 - 700 of 1646 • previousnext

s-601 Müdür bey yeni yeni fark etmeye başladığı şartların itişiyle kendine biraz hız verdi .
s-602 Kadın hiddetle gözlerini çevirerek masalarında yalnız başına oturan bir adama bakıyor .
s-603 Cezbeye tutulmuş , hipnotize olmuş gibiyim .
s-604 Matematik aksiyomları andıran deminki kesin sözlerinde , şimdi birer spekülasyon esnekliği hissolunuyordu .
s-605 Derhâl ayağa kalkıp , bir caz havası tutturup hora tepmeye başladı .
s-606 Fakat amirleri kendisinden çok hoşnutluk getiriyorlar .
s-607 Tabiat bütün manzaraları , bütün tecellileri ile edebiyatımıza hulul ederek onun ufuklarını mütemadiyen genişletti .
s-608 Demek ki hülasa ediyorum , turizm İstanbul'un büyük bir şansı olur .
s-609 Çalıştığı Amerikan okulunda öğretmen , ılım ılım bir aşk yaşadığını söyler .
s-610 Program dağıtan kızlar şimdi fenerlerin ışık değneğiyle gecikenlere yol gösteriyorlar .
s-611 Karşıki kayalar benim sesimi bana iade ettiler .
s-612 Parasını yüz milyon liraya iblağ etmek için çalışıyor .
s-613 Onu usta bir kuyumcu gibi işlemişsiniz , şeklinde bir cümle ile iltifatlarını ibzal ettiler , beni onurlandırdılar .
s-614 Karşılığı olmayan , içeriksiz ve yetersiz bir sözcüktür mutluluk .
s-615 Uzunca bir süredir , bir daha âşık olamayacak kadar içinin kağşadığını düşünüyordu .
s-616 İçimin ateşi hiç küllenmedi .
s-617 Kaç kat elbiseleri olduğuna varıncaya kadar içli dışlı tanıyordu .
s-618 Bunlar dişlerine kestirdikleri mahkûma iflahını kesinceye kadar gaddarca saldırırlar .
s-619 İbni Haldun külliyatını tetebbu etmeyenlere sırlarını ifşa etmez eser .
s-620 Kumral saçlarının çevrelediği çökkün yüzünü eğerek elindeki iğne oyalı kar beyaz mendile uzun uzun sümkürdü .
s-621 Sonunda doktorların ısrarıyla bir sürü kuduz iğnesi yedi .
s-622 Kocası bir hata ederse karısı ihtar etmez mi ?
s-623 Kuyucaklı Yusuf romanı , bazı manasız romantizm elemanları ihtiva etmesine rağmen Türk romanı tarihinde yeni bir merhale teşkil eder .
s-624 Ödünç aldığı parayı bile kendinden daha ihtiyaçlısına bağışlayan ancak bir masal adamıdır , değil mi ?
s-625 Yetmiş yaşına gelmiş ama hâlâ dinçliğini muhafaza eden ihtiyar delikanlıyla kimse ilgilenmiyordu .
s-626 Geçti sevdalarla ömrüm , ihtiyar oldum bugün .
s-627 Çok ciddi bir bilim adamının olağanüstü ihtiyatlılığı ile davrandıktan sonra olasılığın kapısını ardına kadar açıyor .
s-628 Misilsiz Mehmetçiğin süngüsü ucunda Allah Allah diye bir ses ihtizaz eder .
s-629 Nöbetçi ikame etmek .
s-630 Polisler ikametgâhsız diye ensene yapışırlar , seni deliğe tıkarlar .
s-631 Sen gittin de aylarca yas tuttu , iki gözü iki çeşme ağladı .
s-632 Genç olduk , ihtiyar olduk , şu adama sor bakalım , bir gün , bir saatçik olsun oturup benimle iki lakırtı etmiş midir ?
s-633 Onun ikilemli davranışlar göstermesini istiyordum .
s-634 Burada kızlar çok pahalıdır .
s-635 Köylerinde bize her zaman portakalların en olmuşunu , şarapların en eskisini ikram ettiler .
s-636 Hatalı olabileceğini hiçbir şekilde kabul etmiyor
s-637 Dizüstü bilgisayarımı ödünç vermek zorunda kalmaktan hiç hoşlanmadım
s-638 Böylesi zor bir için çalışmak bana ilaç gibi geliyordu .
s-639 Mahkemede senetle kendi kızı olduğunu dünyaya ilan etti .
s-640 Bu istilanın nasıl bir facia olduğunu Avrupa tarihçileri iyi yazdıkları için bir kelime ilave etmeye lüzum yoktur .
s-641 İlçeli elinden geleni esirgemedi , onları en iyi şekilde ağırladı .
s-642 Mektup yazmakla beraber telgraf da çekti .
s-643 Kendi yalnızlığına geri dönen , ilençli bir şair gibidir .
s-644 Hatta daha ileriye giderek başka ve daha tuhaf şeyler düşündüm .
s-645 Ukalalığı daha da ileri götürmüştü .
s-646 Bizim avlu bir anda bütün ülkenin ilgi odağı oldu .
s-647 İlham kaynağı olduklarını öğrenmek , onları her zaman çok mutlu eder .
s-648 Onunla hiçbir ilişiğim kalmadı .
s-649 Yaptıkları bu ilk çadır , sonrakilerle kıyaslandığında son derece ilkel kalıyordu .
s-650 Ayakkabı imal etmek .
s-651 Tanrı'ya inanmak .
s-652 Bu şehri imar etmek yalnız sokak açmak , alan yapmak değildir .
s-653 Geniş , perdesiz , kırmızı badanalı bir odanın ta ortasında birinci sınıfı Fransızcadan imtihan ediyorduk .
s-654 Bu kadar ince düşünceli bir kardeşi kim nerede bulurdu ?
s-655 Yine insanlar fenalar elinde esir olacak , çalışmanın faziletini , birçok adamlar inkâr edecek .
s-656 Gelinin babası insaflı çıktı da verdi Gülizar'ı bizim oğlana .
s-657 Bu inzibatlık işine bir türlü ısınamadım .
s-658 Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için , özüne irca etmek ve onu gözden kaçırmamak lazımdır .
s-659 Düşman uçağı isabet aldı .
s-660 Piyangodan yüz bin lira isabet etti .
s-661 Adliyenin arka taraflarına isabet eden , şehrin gürültüsünü duymayan , sağır , mahfuz bir odasındaydık .
s-662 Cevizlerin altını iskandil ederek böğürtlen yığınının gölgesine sığındı .
s-663 Adınızı bağışlar mısınız ?
s-664 Bunlar yaşama yolunda bir engele çarptılar hemen dedelerinin adını verirler ve kendilerini güçlükten sıyırıp çıkarırlardı .
s-665 Bir geçitte bir dakika kadar istasyon yaparak geçit bekçisiyle yârenlik ettik .
s-666 Daha kızken , isteşirlerken , Hasan bahçeye girer , pencerenin altına girer , bir iki kere Kezban diye seslenirdi .
s-667 Manav Rahmi marullarını ta tavana kadar istif etmiş , aralarına yer yer domatesler sıkıştırmış .
s-668 Vuslat , sofada misafirleri istikbal etti .
s-669 Gemi istim üstünde , kalkması yakın .
s-670 Hâlbuki onlar , işte bu saflığı istismar ediyorlar , bütün düşünceleri seni kullanmak , o kadar .
s-671 Azabın , biliyorum , ölümden daha derin / Baba , isyan etmesin gökyüzüne kederin
s-672 İş alacağım diye , kafasını ve meslek görüşünü de satmamış bir kişilik .
s-673 Yazar mutlaka bir diyeceği olan adam değil , yazmayı kendisine edinmiş adamdır .
s-674 Buraya geldiğim günden beri beni işgal eden en mühim şey kendimi alıştırmak , ısındırmak cehdidir .
s-675 İşi şakaya vurmak .
s-676 Hani ya kahve nerede ?
s-677 İşi ciddiye almış olacak ki hemen okul müdürüne çıkmış , izin istemiş .
s-678 Üstelik sen de buraya girmeye kalkışırsan işimiz var .
s-679 İş işleyen kaynanası ile Hacı Hürmüz Hanım , başlarını çevirip gözlüklerinin üstünden geline baktılar .
s-680 Bütün ömrümün işkenceli geçmiş dönemlerine karşın , hiç şikâyet etmiyorum .
s-681 Hint postasını getirmek mi ?
s-682 Çok geçmeden aynı tasa konan çorba ve pilavı iştahla yemeye başladılar .
s-683 Fakat itidalinizi muhafaza etmek şartıyla haber verebilirim .
s-684 Bu günahımı gizli bir defter içinde , kendi kendime itiraf etmeliyim .
s-685 Çocuklar gene itişe kakışa arabaya daldılar .
s-686 Tedbir ittihaz etmek .
s-687 Bu şapka başıma oluyor .
s-688 Vaziyeti size açıkça ve namusluca izah ettim .
s-689 Yenisi dikilinceye kadar sivil elbise ile dolaşmasına izin verdi .
s-690 Yazar , her yeni yapıtında , dilden , anlatımdan , kurgudan izleksel ve düşünsel dağarcığa varıncaya kadar her şeyini yenileyebilir .
s-691 Son derece heyecanla konuşuyor , elini kolunu sallayarak birçok jestler yapıyordu .
s-692 meğer bizimki ayda otuz lirayı hak etmek için her gün beni jurnal edermiş .
s-693 Vergin'in lakabı da sessizce kabul gördü Galata'nın düğüm düğüm dolaşık semalarında .
s-694 Fakat yeni görevini de ihmal edip fırsat buldukça Galata meyhanelerine kaçamak yapması balyosun sabrını taşırdı .
s-695 Hacı Kalfa kaç baharın yoğurdunu yemiştir , bilirsin sen ?
s-696 Sıtmalı arabacıların titredikleri , cılız , kadidi çıkmış öküzlerin ezici bir şekilde düşündükleri görülürdü .
s-697 Bir sigara yakıp her ikisini birden kendi kadrajıma alarak arkama yaslanmıştım .
s-698 Ne gücünü aşan meseleler için çene yormaya , kafa eskitmeye niyeti vardı ne de kendi başarısızlıkları için suçlu aramaya .
s-699 Biraz kafanızı işletseniz ne düğümler çözersiniz .
s-700 O , ya birisini batırmak yahut da kafese koymak için ziyafet çekerdi .

Text viewDownload CoNNL-U