Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - IMST

LanguageTurkish
ProjectIMST
Corpus Parttrain
AnnotationTürk, Utku; Özateş, Şaziye Betül; Marşan, Büşra; Akkurt, Salih Furkan; Çöltekin, Çağrı; Cebiroğlu Eryiğit, Gülşen; Gökırmak, Memduh; Kaşıkara, Hüner; Sulubacak, Umut; Tyers, Francis

Select a sentence

Showing 606 - 705 of 3685 • previousnext

s-606 Artık hiçbir şey avutamaz beni, kendimi kandırabileceğim bir şey yok.
s-607 Koray, bilim etkinliğinin tarih içindeki serüvenini geleceğe de uzanarak analiz ederken dosyamıza güzel bir giriş de yapıyor.
s-608 Şimdi bu uçak kazasından da yaralı olarak çıktı.
s-609 Ne tuhaf şeyler değil mi, şu anlattıklarım size?
s-610 Bozduğunu onun tamir etmesi imkansızdı artık.
s-611 Türban konusunu da açan komutanlar, bu konuda Anayasa Mahkemesi'nin kararı ile Cumhurbaşkanı'nın yaptığı uyarıyı anımsatarak toplumu gerecek davranışlardan kaçınılması gerektiğini anlattılar.
s-612 Bacağımı da sabah değil, gece köpek ısırdı.
s-613 Ben şimdi içeriye giriyorum.
s-614 İkincisi, big bang bilim dünyasında yaygın olarak onanan değil yaygın olarak propagandası yapılan bir senaryodur .
s-615 Bu yüzden mi terk ettin evini.
s-616 Kitaplar eskimemişti belki.
s-617 Ve hiç kimse benim eşyamla ilgili düşüncelerimi de merak etmiyordur kuşkusuz...
s-618 Dönüp baktı bana.
s-619 Sınıfta en arka sırada otururdu Ramiz.
s-620 İçerisi tıklım tıklım doluydu .
s-621 Babasına koşmuş yumurcak.
s-622 babasına yemek götürdük, dedi Katana duyulur duyulmaz bir sesle.
s-623 Sakinleştirir bu beni yavaş yavaş.
s-624 Ekonomi yetkililerinin YPK toplantısında gündeme getirmeyi planladığı toplusözleşme görüşmeleri konusunda da işçi konfederasyonlarına düşük oranlı bir zammın önerilmesi tartışılıyor.
s-625 Konuştun mu onunla.
s-626 Hadi lan, zil çalmıştır bile.
s-627 Nereden biliyorsunuz ki o kadın olduğunu.
s-628 Orhan kuşkuyla: Ağzımdan laf almaya çalışıyorsun değil mi? Sonra da anneme babama yetiştir, dedi sinirli sinirli.
s-629 Bir konutun, bir aile için ev olabilmesi, o ailenin, o konutun mülkiyetine sahip olması şartına bağlı değildir.
s-630 Bazen çok para verir bana.
s-631 Son olarak, bin yılın ünlü matematikçilerini ansiklopedik biçimde yansıtan bir çalışmamız da var.
s-632 Bazen arkadaşlarla toplantıdayken de dilime takılıveriyor.
s-633 Yolculuk, başka bir kentte olmak, hep karşılaştığım yeni şeyler, derinden derine izini süren heyecan dirilik yaratmıştı bende.
s-634 İnanır .
s-635 Senin de bu gösteriyi izlemeni isterdim.
s-636 Efendi görünme dalgasına değildi, zorunluluktandı .
s-637 Lange Leidsewards Straat'da Kierkegaard okuyan kıza, kendisiyle yeniden görüşmekten sevinç duyacağımı söylemiş, ertesi gün öğleye doğru, onun oturduğu sokağın başındaki o güzel, iki katlı kahveye çağırmıştım onu.
s-638 Artık duygularının, hastalıklarının ağrılarını kesecek uyuşturucu da olmadığı için neye sığınacağını bilemeyecek hale geliyor.
s-639 Haftalık belki bulaşık.
s-640 O kişi olmazsa yaşayamam; sekssiz yaşayamam; alkolsüz bir hayat düşünemem; başarı için günde on altı saat çalışmam gerekir vb.
s-641 Bu savların hepsinin yanlışlığı (fallacies) gösterilmiş, idealist dizgeler yadsınmıştır (refuted).
s-642 Yürüdüğümüz yol bitmiş, bir başka sokağa açılmıştı.
s-643 O anlamda, tarihin doğrusu ya da yanlışı çok da fark etmiyor.
s-644 Binlerce yıllık bir geleneğin teknolojiye üstünlüğünü sembolize ediyordu bunlar.
s-645 Bitecek bu şaşkın serüven...
s-646 Erkekler Parkı ! dedim.
s-647 -İstemesen de gidelim.
s-648 ?imsiniz ? dedi bir erkek sesi.
s-649 Ancak Batı'nın şekerle başlayan ve ağrı kesicilerle devam eden bağımlılıkları onlara da ulaşmıştı.
s-650 Bu yüzden alışveriş bilimini yaratırken antroplojinin katkısı tartışılmaz.
s-651 O da gömlek cebinden bir paket sigara çıkardı.
s-652 Babası her hafta düzenli olarak kardeşleriyle birlikte tıraş ederdi onu.
s-653 Erkekler Parkı yakında olmalı öyleyse .
s-654 Gene gittin oraya.
s-655 Sanırım o zaman da gelmemişti.
s-656 Yani bu model, bize de uygun düşüyor.
s-657 Bazılarımız buna gerek olmadığını düşünüyordu ama çoğunluk, apartmana esprili bir ad taksak fena olur a yatkındı .
s-658 Başlıktaki MCB deyimi ne?
s-659 Ne tuhaf anlattın bana bu makineyi...
s-660 Ne yazayım? diye sordu Mebrure.
s-661 Kadınlar sadece erkekler yüzünden mi derviş olmaz.
s-662 Şimdi düşünüyorum da, galiba o parkın dışında yapamayacağım ben, dedi Kerem.
s-663 Bunlar senin Kutup Yıldızı'nın fikirleri, izlemen gereken yol da bu.
s-664 Sen de! Ablasının eğilen başı doğruldu.
s-665 Binlerce, onlarca, yüzlerce soru sorabilirdim daha.
s-666 Niçin geldim buraya bilmiyorum.
s-667 Biz sadece Milli Görüş tabanından değil, bütün kesimlerden oy aldık.
s-668 Acaba şimdiden davetiyeleri yazıp dağıtsam ?
s-669 Senin de kendini asma ihtimalin var , yok mu.
s-670 O zaman tamam dedi babam Karar verildi.
s-671 Sonra birdenbire her şeyini verir bana.
s-672 Bu davanın sağlıklı görülebilmesi için de askeri savcının hazırladığı kararların ve bu kararlara alt yapı oluşturan raporların tamamının askeri savcılıktan istenmesi ve dava ile ilgili kişilerce incelenmesi gerekiyordu.
s-673 Kendi darbukası ise en pahalı, en iyi kalite darbukaydı .
s-674 Saçları kır.
s-675 Vazo almak isteyenler çoğunlukta.
s-676 Melek bana yardım edersen çocuklarla başa çıkarım, dedi üsteleyerek Memo.
s-677 Evet; bir kadın o, dedi Kerem.
s-678 Kuzey Halkları Enstitüsü'nün kurulması ise Evenlerin sorunlarının bilimsel platformlara taşınmasını sağladı.
s-679 Kaç kez denemişti; iki türküden sonra balıkçılar, utangaç hallerinden sıyrılıp, tarihin değil, doğanın kendilerine verdiği niteliği yeğleyerek, masalarda oturan yabancı kadınlara göz süzmeye başlıyorlardı.
s-680 Onun garip çekimine girmişimdir artık.
s-681 Çiftler muhteşem dans ediyorlar, rüya gibi.
s-682 Hemen Esin'le Özen'in odasına koştum.
s-683 Sırtına yapışan kumlar, otlar bile uyandıramadığına göre çok yorgun olmalıydı.
s-684 İçki var ? diye sordu Kerem.
s-685 Aydınlatır mısınız? ' diye soruyor.
s-686 Aman sus, kapa almacı...
s-687 Belli ki modern dünyanın hantal varoluş biçimleriyle yüzleşmek geyiklerin hoşuna gitmiyor.
s-688 Cinayet, duyguların, tutkunun, nefretin, intikamın, korkunun, yaşama isteğinin; yok etme arzusunun doruğa tırmandığı bir andı , insanlara ortada bir cinayet olmadan bu duyguları yaşatabilecek tek şey vardı hayatta, o da bir romandı .
s-689 Ne anlattım ki size.
s-690 Gece rüzgarından saçım başım dağıldı, dedi genç erkek; elleriyle saçını düzeltmeye çalıştı.
s-691 Adının açıklanmasını istemeyen emekli bir büyükelçi de saldırıların şahıslara değil devlete karşı yapıldığına dikkat çekerek ' Diplomatik kanallardan yapılan bir anlaşma gibi görünüyor ' dedi.
s-692 Bitirince söz ? dedi çocuk, ellerini annesinin göğsüne dayayıp.
s-693 Boşuna üzülüyorsun istediğin zaman gelip Kahve'yi görebilirsin.
s-694 -Uydurma yani.
s-695 Durum böyle olsaydı, ona şu kentin en canlı yeri olan alandaki kahvelerden birinde rastlardım şimdiye kadar.
s-696 Önce hayatlarının çizgileri teğet değdi birbirine...
s-697 Önce kahvelerimizi içelim de...
s-698 Recep'e kadınların ayaklarını gösterdi belli belirsiz bir göz işaretiyle.
s-699 Bozduğunu o düzeltemez artık, lafını ilk defa o gün orada ettim.
s-700 Bazen çabuk söner böyle şeyler, dedim.
s-701 Versem mi acaba? Yanlış bir şey yapmış olmayalım? diye sordu.
s-702 Ama böyle birdenbire nasıl oldu bu ? Yüreğinden ve beyninden nasıl çıktınız? İçeride mi o? dedim.
s-703 Sezginler ne ile uğraştığını o güne kadar tam olarak bilemese de Senem başlarına gelebilecekleri tahmin edebiliyor ve bu yüzden Sezginler'i uyarma ihtiyacını hissediyordu.
s-704 İkinci dubleden sonra kravat düzeneğine gerek kalmazdı artık.
s-705 Pozitif thermal control system etiketli son teknoloji botların ve montların yerine çift kat battaniyeden pantolonu, porsuktan yelek ve eldivenleri, geyik derisinden paltoyu, hele içi keçe çorapla kalınlaştırılmış çift kat geyik derisinden çizmeleri giydiğime pek memnundum şimdi: Eksi on beş derecede, karlara gömüle gömüle giden geyik kızağında oturuyorum ve üşümüyorum.

Text viewDownload CoNNL-U