Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - IMST

LanguageTurkish
ProjectIMST
Corpus Parttrain
AnnotationTürk, Utku; Özateş, Şaziye Betül; Marşan, Büşra; Akkurt, Salih Furkan; Çöltekin, Çağrı; Cebiroğlu Eryiğit, Gülşen; Gökırmak, Memduh; Kaşıkara, Hüner; Sulubacak, Umut; Tyers, Francis

Select a sentence

Showing 203 - 302 of 3685 • previousnext

s-203 Her gün tekrarlanan bu rutine belli ki onlar da alışıktı .
s-204 Zeynep merak ve endişeyle kardeşine baktı: Orhan sen benden bir şeyler gizliyorsun?
s-205 Çünkü aleme bir ağa giriyor: Soğan.
s-206 Özellikle biyoloji ve jeolojinin insanın ve dünyanın kökenine ilişkin bulguları, evrenin merkezindeki durağan dünyasının sıradan bir gezegen olmasına yeni yeni kendini alıştırmaya başlamış olan Kilise'nin elinde kalan son önemli alana-Yaratılış Efsanesine-cepheden darbeler indirmiştir.
s-207 Gittik.
s-208 Yine sekizonikibindokuzyuzdoksansekiz tarihli bildirisinde yazarları şunları yazıyorlar: Kısacası, maddenin yoktan varolduğu gerçeği, bugün bilim dünyasında en yaygın olarak kabul gören teori olan big bang tarafından ortaya konmuştur.
s-209 Onun güzelliğine duyduğum hayranlıkla başlayan ilişki daha sonra kesin bir cinsel bağımlılığa dönüşmüş ve hep öyle sürmüştü, hatta bir ara artık onun güzelliğini bile fark edemez hale gelmiştim.
s-210 Bul bir fıstık kan, at evine, rahatla, derdin bu senin.
s-211 Kutup porsuğunu (Gulo gulo l.) bu adla anıyorlardı.
s-212 Ana'nın orada olmadığını söyledikten sonra ben, buna ne inanırmış, ne de inanmazmış gibi bir tavır takındım.
s-213 Bir yandan da Kahve'nin günde kaç öğün yemek yiyeceğini, hangi vitaminleri alacağını, muhallebisinin şekersiz olması gerektiğini yoksa gözlerinin bozulacağını, aşılarının tarihini anlatıp duruyordu.
s-214 ), tayganın çocukları bozayılar (Ursus arctos l.
s-215 Yüzlerini, bakışlarını, sözlerini, hatta seslerini bile değiştirebilirler, ama o seslerin içindeki küçücük vurgulamaları değiştiremezlerdi.
s-216 Nusret Senem (Saime Sezginler'in avukatı): Bu olay tabii büyük bir olaydı .
s-217 Giremedi içeriye, dedim.
s-218 Bilimsel teori, bir yandan içinde oluştuğu toplumun kavramsal yapısıyla, yani ideolojisiyle sınırlıdır ; öte yandan kendi ürettiği kavramlarla o ideolojiyi etkiler.
s-219 Hummalı bir tartışma sürüyordu şimdi toplanmış, örtüsü silkelenmiş sofrada.
s-220 İşe yarar ki...
s-221 Hem sonuna kadar senin arkanda olacağımı söyledim ya.
s-222 Akıl alır gibi değil.
s-223 Kurtulup buraya gelmeyi başardım.
s-224 Meyhanelerin, o dönemlerde, erkeklerin sayıca ağır bastığı havası, sıkıyordu beni.
s-225 Dönmüyor da zaten...
s-226 Yolu yarılamıştık neredeyse.
s-227 Erkek bir makine bu.
s-228 Evenlerin tarihte dokuz devlet kurduğunu ve bunlardan dokuz. yüzyılda kurulan Bahai ile oniki. yüzyılda kurulan Sin'in (Altın) imparatorluk olduğunu da belirtti.
s-229 Her gün yüz bin mi verecekler sana.
s-230 Hadi bakalım düşelim yola. dedi babam.
s-231 Siz gene de demeyin.
s-232 Mahmut Beyi aramıştım.
s-233 Biraz da elleri sıkıdır .
s-234 J, ziyareti sırasında Türkiye ekonomisinin genel durumu üzerinde de duracaklarını ifade etti.
s-235 Beni sınava çekiyorsunuz?
s-236 ' Bu sözleri ağlayarak dinleyen Özmen, programında çalışması için Ciguli'ye teklifte bulununca o da seve seve kabul etti.
s-237 İyi ki o zamanlar Milliyetçi Cephe icat edilmemiş.
s-238 Pay çıkaracaksın kendine.
s-239 Ne kadar ürkütücü ve bir o kadar da çekici bir yer orası.
s-240 Hele bunlar erkek ve kadınsa ...
s-241 Önlerinde hazırlanan raporların hepsi vardı artık ve zaman makinesi bir kez daha, bu sefer geriye, kazanın olduğu o ilk anlara doğru çalıştı..
s-242 Stas, evin dışındaki yine kütüklerden inşa edilmiş depoda yeni avlanmış bir yaban koyununun derisini ve boynuzunu gösteriyor misafire.
s-243 Ne okulu oğlum, daha erken.
s-244 Şimdi varırız oraya, dedi Kerem.
s-245 Sonunda da hem etrafındakileri mutlu ediyor hem de kendisi mutlu oluyor.
s-246 Bilimde bu tür mucizevi elatmalara yer olmadığı gibi, varlığı, Tanrı'ya inananlar için tehlike yaratır: diferansiyel eşitliklerinizdeki matematiksel tekillikleri daha iyi bir modelle ortadan kaldırdığınızda Tanrınız da tekillikle birlikte ortadan kalkar.
s-247 Hadi hadi söyletme beni..
s-248 Şaka bir yana yakıştık birbirimize.
s-249 (Bakınız: ' Taşkın Türkler ', ' Biraz Profilo.
s-250 Ne materyalizm, ne de teori Bilimsel Devrim'le ortaya çıkmıştır.
s-251 -Çiziyor musun yani.
s-252 Aile de gitgide büyüdü.
s-253 İsim değiştiren bir örgütün faaliyetleri ilerde de haber konusu olabileceğine göre, bu konuda bir tavır belirlemek önemli .
s-254 Son sevgilisiyim ben onun.
s-255 İnsanları ikiye ayırıyor annem (sayacağı iki kalem de olsa mutlaka parmaklarını avucuna kapatarak sayacak; birincisi yaşayanlar (bunlar başkalarını da yaşatıyor), ikincisi yaşayanları seyredenler (bunlar da başkalarının sırtına yük oluyorlar).
s-256 Golf de oynarlar.
s-257 Öyle oyuncu öyle oyuncu ki anlatamam.
s-258 Ruhun kapandığı, gövdeninse çırılçıplak göründüğü kapalı, rutubetli , bazan da gizli yerler.
s-259 Kızardı yanakları.
s-260 , birazdan ışık da açılacak, herhangi bir yapacak halim yok, yalnız dinler...
s-261 Birincisi, eski Mısır, Çin, Hindistan ve Mezopotamya'da başlayarak eski Yunan'da zirvesine ulaşan ve matematik alanında gerçekleşen atılımdır .
s-262 Ee kolay değil oğlum kaç aydır bakıyorlar alışır insan ne kadar olsa.
s-263 Hem süt emsin hem de biraz daha büyüsün. demişti.
s-264 Lezzetini de kaybetmez.
s-265 O da, sizin onu sevdiğiniz kadar, sizi seviyorsa, yarısını kesip size verir (Karım böyle yapar).
s-266 Hiç anlamasalar da, hiç bilmeseler de, hiç ilgilenmeseler de, neden, kadınlar bütün erkeklerin hayatlarını pürdikkat dinlerler.
s-267 Bir cevap geliyor: Gururlu ve onurlu .
s-268 Ama Farsçasının da kökeni Grekçe.
s-269 Aldırma sen bana.
s-270 Kim o?.
s-271 Tibet'in tek hayranı ben değilim.
s-272 Yine de iyi çocuklarmış , seni eve kadar getirmiş.
s-273 Koyu badem gözlü , koyu gür sakallı olur Tatarlar.
s-274 Onun yerine okula, ' Adını mezar taşına değil, okula yazdır ' pankartı asıldı.
s-275 Bir kutudan eski bir müzik seti çıktı.
s-276 Bir düş gibiydi her şey..
s-277 Yürüdüğümüz yol bitmiş, daha dar bir sokak açılmıştı önümüzde.
s-278 Ev ise, barınağı da içine alan, hayata ilişkin daha yoğun ve daha geniş kapsamlı , mekansal bir ifadedir .
s-279 Kimseyle konuşmaz ilk kocası.
s-280 Ağlamaya başladı, gözyaşları da gözleri gibi iriydi .
s-281 Buzluktaki içkileri de saydılar.
s-282 Özer Derbil ve de Ayhan.
s-283 Bahçesi de, ağacı, çiçeği, tavuğuyla, ona göre biçim alıyordu.
s-284 İstatistiklere baktığımızda bu seviyenin mevcut belirsizlik unsurlarının ortadan kalkması durumunda ikibinüç yılında da büyük bir olasılıkla test edilebileceğini tahmin edebiliriz.
s-285 Nasıl da güçlü.
s-286 Gecenin hangi saatinde eve dönsem de, yakındaki açık gece mağazasından yiyecek birşeyler alabilirdim.
s-287 Acemi vücutlarının, aldıkları alkolün de etkisiyle, ancak çırpınış düzeyine ulaştırabildiği göbek dansını kesen turistlerin yerlerine oturmaları birkaç dakika bile sürmezdi.
s-288 Ben de sahneye çıktım ' dedi.
s-289 Birden, geldiğini duydum, parktaki kalabalık karıştı.
s-290 İyi ki kedi olalı bir fare tuttun, dedi Melek.
s-291 El vurdum basa basa.
s-292 Doğuştan da biraz iriydi zaten.
s-293 Cinsel çekim... diye mırıldandı adam.
s-294 Madem Suna istiyorsunuz, sırf Suna olsun diye az diretmemiştim, Söyledik ya, dedim, kulak asmadınız ki.
s-295 Bütün bunlara rağmen, Sav familyası imajını zedelemeyerek aynı okulları bitirdim ben de.
s-296 ' seçim döneminde kendisini Çankaya Köşkü'ne çıkaracağı yolunda Milli Görüş tabanına propaganda yaptığını öne süren kapatılan RP'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a ' milletvekilleri sert tepki gösterdi.
s-297 Ağzının kenarında var mıydı bu derin çizgi?
s-298 Patlıcan, deyimlerimize de girmiştir.
s-299 Bu da bölgedeki ticarete katkıda bulunacak.
s-300 Durun, oturun biraz.
s-301 Kadın uyuduysa okur, dedi adam.
s-302 Bilimsel Devrim boyunca alanını din aleyhine gittikçe genişleterek, dinin eskisine göre çok daha dar bir alana hapsedilmesine yol açan bilimin kendisi de, bugün kendi alanına hapsedilmiştir.

Text viewDownload CoNNL-U