Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - IMST

LanguageTurkish
ProjectIMST
Corpus Partdev
AnnotationTürk, Utku; Özateş, Şaziye Betül; Marşan, Büşra; Akkurt, Salih Furkan; Çöltekin, Çağrı; Cebiroğlu Eryiğit, Gülşen; Gökırmak, Memduh; Kaşıkara, Hüner; Sulubacak, Umut; Tyers, Francis

Select a sentence

Showing 501 - 600 of 975 • previousnext

s-501 Boğa rüyasındaki prense dönüşmüş.
s-502 Uzatmaya, başka sözlerle tarif etmeye gerek yok.
s-503 Zeynep bir süre sessiz kalıp düşünceye daldı.
s-504 Dil üzerindeki küçük pürtüklerin emdiği kimyasal bileşimin sinirler yoluyla emilmesi ve beyne ulaşması.
s-505 '.
s-506 Çünkü titremesi dururdu.
s-507 Çevrede kimsecikler yoktu .
s-508 Benim evimde çalışacaksan, para yerine pekmeze razı olacaksın, demiş.
s-509 Hadi yürü, dedi.
s-510 Hele bir cigara yakalım.
s-511 Gerçek bir edebiyatçı olduğunu tek sözcükle açıkladı.
s-512 İçkiden başka bir şeyi sevmemiş.
s-513 -Atlattı sayılır.
s-514 Heyecanlı görünüyorsunuz.
s-515 Hiç bir şey satamamışsın.
s-516 Kemal'in sahasındaydık , potansiyel trajediler case haline gelebilirdi.
s-517 İnceleme elemanı böyle demiş.
s-518 Bakın, kapı neredeyse açılacak.
s-519 Yemek boyunca kaç hayvanın doğum yapacağı hesaplanıyor.
s-520 Beylik soru.
s-521 Bir tek avukat kabul etti.
s-522 Gelemeyecekse gününü değiştiririm.
s-523 Sezer: Türban tartışması bitti.
s-524 Açlıktan nefesinizin koktuğu işsizlik günlerinizi hatırlamanız zor olmaz.
s-525 Oraya saptık.
s-526 Fatih Ongun, on'da iki CASA savaş uçağıyla Denizli Çardak Havaalanı'na gitmek üzere havalandı.
s-527 Bana ardarda sorular sormadı.
s-528 Bu görüntüsüyle Dünya'nın uzaydan çekilmiş fotoğraflarına çok benziyordu.
s-529 O gün nöbetçiydi .
s-530 Ali'nin sözleri sürekli kulaklarımda çınlıyor.
s-531 Bir an fersiz gözleri parladı.
s-532 ' Erdoğan tepki gösterdi '.
s-533 Aradığımı bulduğumu sandım, çaresizlikten kullandım, gittikçe çaresizliğim arttı, dozajı artırdım.
s-534 Böyle ifade edebiliriz:...
s-535 YTP Genel Başkanı İsmail Cem, Ankara Yüksel Caddesi'nde bulunan Leman Kültür Merkezi'nde gençlerle sohbet etti .
s-536 Boyun borcum bu benim.
s-537 ) Bazıları ise muadil ya da alternatif kavramlar üretti.
s-538 Deşifre metnini dinleyen Arınç, ' Bunu demiş olabilirim, ama kastım bu değildi.
s-539 İMKB ikibiniki yılını yüzde ?irmibeş'lik kayıpla kapatırken dolar bazlı yıllık kayıp ise yüzde otuzbeş oldu.
s-540 Hep o benden iki yıl önce.
s-541 Akşama kadar iki faili meçhul gelir, en aşağı iki de aşk cinayeti olur, bir de hakaretten çıkar, yani en aşağı yedi-sekiz cinayet olur.
s-542 Bizim evde bizimkilerin hep acelesi vardır .
s-543 Eski abajurun ışığı daha sıcaktı , ama daha aydınlık değildi.
s-544 Yerli dilinde Tomate Aşk Elması demekmiş (Yerli dil: Uto-Aztek'lerin dili Nahuatl).
s-545 Sonradan bu olayı konuşup gülüşmüştük.
s-546 Belki de ona karşı çok iyi olduğum için bıraktı beni.
s-547 Masalı bitirir bitirmez de bu mektupla postalarım.
s-548 Bir de, kılıç çıktı kutuların arasından.
s-549 Sana bunları getirdim demiş, büyük bir ciddiyetle önüme atıvermişti giysileri.
s-550 Masadakiler de gitmekten vazgeçmişlerdi.
s-551 İkimiz de bayağı bir seviye tutturmuştuk.
s-552 Nerde oturup neyi seyretmiş, diyor büyük ablam elleri belinde, dişlerini göstere göstere.
s-553 Çocuklar basına üşüştüler parayı gören bağırıyordu: Vay anam vay!...
s-554 Dam saray olmuş, buzağılar ile inekler de prensin adamları...
s-555 İçmişsin bile.
s-556 Tamam, dedi Ramiz.
s-557 Becerdi sonunda.
s-558 Tam değil.
s-559 İşe ilk önce, takipsizlik kararına itiraz edilebilir mi sorusu ile başladı.
s-560 O çocuklardan biri geçsin de onu görsün istiyor.
s-561 Buyrun, dedi Hacı Murat.
s-562 Birasını yudumluyor, çekingen.
s-563 Söz veriyorum sana.
s-564 (Malum olmuş, dedi masadaki en yaşlı adam.
s-565 Memo: Kazandım dedi kasılarak.
s-566 Müdür onu cinsel ihtiyaçları için kullansa da, o kullanılmaya razıydı , yeter ki sevilsin.
s-567 Çok güç, dedi adam.
s-568 Yeni yönetim bölgesinin genel müdürlüğüne de, Volvo Otomobil Türkiye'nin Genel Müdürü Carl Göran Larsson getirildi.
s-569 Bunca sayfa kitap yazdım.
s-570 Gel otur yanıma!
s-571 Kimse sana istemediğin bir şeyi zorla yaptıracak değil ya.
s-572 Şişmiş suratı.
s-573 Gülümsemeler...
s-574 Akşam, yatlar koya birbirinin ardı sıra girmiş, konuklar bir süre sonra lokantayı tümüyle doldurmuşlar, o gün gelen üç balıkçı da küçük bir masaya oturmuşlardı.
s-575 Söyledi bana bunları, biliyor musun?
s-576 İnek, başından savdı, zaten, Allah inandırsın iğreniyordum üstüme bindikçe ihtiyar...
s-577 Orası Subay Evleri ya.
s-578 NA'nın on iki basamağı da bu amaca yönelik.
s-579 Üvey olunca ille de kötü olur diye kendini inandırmışsın.
s-580 Uzun parmaklı , ince derili ellerine biz cerrahların giydiği türden saydam eldivenler geçirip aynanın karşısında saatlerce oturup hazırladığın boya bulamacını saçlarına sürecek türden kadın değildin.
s-581 Kötü üvey baba masalı okudun mu hiç?
s-582 Yüreğinde, beyninde ve düşlerinde değilim artık.
s-583 Ben onların Hüseyin abileriyim .
s-584 Bilgili , dürüst.
s-585 -Ellerini masanın üstüne koy, dedim.
s-586 Ay dede tam ama tastamam bir dolunay şeklindeydi .
s-587 Çok vasıflıdır .
s-588 Besbelli havadaki nemden üşümüştü, üstündeki trençkota sımsıkı sarınmış, öylece duruyordu.
s-589 Birbirinin içine geçmiş garip bir rüya gibi.
s-590 Amcam birini bana verdi, dedi.
s-591 Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen, Çin'e mal satamamaktan yakınan işadamlarına, ' Çin'in Ankara Büyükelçisi Türkçe konuşuyor.
s-592 Bartın'daydım .
s-593 Ağacın gövdesinin çatallandığı yerden kavrayıp ayaklarının yardımıyla tırmandı.
s-594 Biber, karanfil, tarçın bile koyuyorlar.
s-595 Ama onu kırmadan başarabildi.
s-596 İçeriye girmem olanaksız.
s-597 Bunun üç nedeni var.
s-598 Yerimde duramam.
s-599 Dünyanın merkezinde kendisi vardı.
s-600 Fasulye gibi, bakla gibi.

Text viewDownload CoNNL-U