Dependency Tree

Universal Dependencies - Turkish - IMST

LanguageTurkish
ProjectIMST
Corpus Partdev
AnnotationTürk, Utku; Özateş, Şaziye Betül; Marşan, Büşra; Akkurt, Salih Furkan; Çöltekin, Çağrı; Cebiroğlu Eryiğit, Gülşen; Gökırmak, Memduh; Kaşıkara, Hüner; Sulubacak, Umut; Tyers, Francis

Select a sentence

Showing 301 - 400 of 975 • previousnext

s-301 .
s-302 Bakkalda bile satılsa özel yerde satılır.
s-303 Ağzım açık olarak bitmesini hiç istemeyerek gösteriyi izledim.
s-304 Onu elinden kaçırmış, bir başka erkeğe kaptırmıştı.
s-305 Üstelik ikinci gün arayıp kadavranın cinsiyetinin benim için fark edip etmeyeceğini sordular.
s-306 Öper öpmez bir de ne görsün?
s-307 Haberin yayımlandığı günle ilgili olarak Arınç'ın Akyol'a böyle yansıttığı Milliyet temsilcileriyle diyalogları ise şöyle gelişti:.
s-308 Kafalarındaki bütün soruların cevabı o dosyada yer alıyordu.
s-309 Oyun havası etkisini göstermiş, iki kadın birbirini azdırıp ortaya çıkmışlardı.
s-310 Otobiyografisizler .
s-311 Tüketicilere, isteklerini yazılı olarak bildirmeleri koşuluyla taraf oldukları her türlü abonelik sözleşmesine son verebilme olanağı sağlanıyor.
s-312 Önce biz terör örgütü olarak kabul edip doğru başlık atalım.
s-313 Kerem, çayını içip bitirmişti.
s-314 Bilimsel sorunlarımıza çözüm ararken işin içine Tanrı'yı sokmamızı hiç uygun bulmuyorum.
s-315 İnsan toplumları, soyutlama yetisine, meta ekonomisinin ortaya çıkmasıyla ulaşmıştır.
s-316 ii) potansiyel rahip adayları Celal, ben ve hülya'dır .
s-317 Türk mutfağı milli takımının liberosudur .
s-318 İki yaşlı çift ve torunlarının yaşadığı bu alan kasabaya yakınlığından dolayı daha sık ziyaret ediliyor.
s-319 Birbirimize kavuşamamıştık.
s-320 Mahmut'un masasına baktım, boştu .
s-321 Amacın belli.
s-322 Artık dilleri dışarıda koşan geyiklerin bu zor coğrafyadaki dayanma güçlerini hayranlıkla izliyordum.
s-323 Ve birçok özelliklerinin nedeni.
s-324 Yoksa bu sabah beni mutlaka arardı.
s-325 Kaybettikleri yakınlarını rencide ettiler.
s-326 Babam İngiltere'de hiç bulunmadı.
s-327 Dosya pek gönüllü bir şekilde gönderilmedi.
s-328 Kuruluşların harcamaları, Aygaz ikibiniki yılı bütçesinin başlangıç ödeneklerinin belirli yüzdesi SİAD olarak sınırlandı.
s-329 Kolayca egemenlik altına almış ve sömürgecilik politikasının bir parçası olan Hristiyanlaştırma yoluyla bu küçük halkların kimliğini yok etmeye çalışmışlardı.
s-330 Buradaki iki temel unsur, materyalizm ve teoridir .
s-331 Görünmez ipler gibi tarihin derinliklerine giden manevi değerlerini uyandırmaya ve geliştirmeye çalışıyor.
s-332 O zaman ööö..
s-333 Hem matematiğin hem de bilim dünyasının kullandığı ortak kavramlar vardır ; ancak bilim dünyasında matematik dünyasının bir kavramı olan kanıt pek kullanılmaz.
s-334 Orhan Zeynep hadi çabuk söyle çok merak ettim, dedi heyecanla.
s-335 O anda aklına geliyor herifin, döktürüyor.
s-336 Kendisinin de dizideki olağanüstü güçlere sahip olan Melek gibi garip hisler içinde yaşadığını belirten Kütük, ' Daha dizi için bana teklif yapılmadan böyle bir dizinin çekileceğini biliyordum ' dedi.
s-337 Niye bir tane yok? Bu soru çok zamansız olmuştu çünkü Özer de gözlerini bana çevirmiş Evet abi ben niye bu evin tek prensi değilim? diye soruyordu.
s-338 maddede yapılacak değişikliğin cumhurbaşkanı kişiye özel olacağını söyledi.
s-339 Kahve'yi bilmem ama Ali pek hazır değil galiba.
s-340 O bana, ben ona kötü söz etmedik.
s-341 Bugün, bu kente geleli beşinci gün, hiçbir yerde bulabilmiş değilim onu.
s-342 Ama sen ille de olmaz dersen kim sana bunu dayatabilir?.
s-343 Memo keyifle bağırdı: Ben diye buna derim iste!...
s-344 Aşılan tepelerin zirvelerinden ırmak yollarını seyreden buraya özgü yaban koyunları (Ovis nivicola eschscholtz).
s-345 Hatta sözcüklerin yerlerini değiştirip de sorabiliriz.
s-346 Hele bir de cep defterimize bakalım.
s-347 kapa gözünü!.
s-348 Evden ayrılıp giderken, ne almama izin verirsin diye sormuştum babama.
s-349 Oysa birkaç saat önce, bu ısı kontrol teknolojisinin Batı'da satılan son örnekleriyle karın üstünde nasıl da titriyordum.
s-350 İyi, gidin de iskeleyi bir yıkayın, sonra dinlenirsiniz, dedi.
s-351 Onunla aynı ortamı paylaşmış olanlar böyle anlatıyorlardı büyük amcamı.
s-352 Ama Ali oldukça üzgündü ve bu kadar uzun bir hikayeyi baştan sona dinleyecek durumda değildi o gün.
s-353 Feshedeceklermiş sözleşmesini.
s-354 Ne kendileri ediyor rahat, ne aleme veriyorlar huzur...
s-355 Her gece gelirdi buraya Mebrure.
s-356 Bir bağımlı favori maddesini bıraksa da bu tek başına çözüm olmuyor.
s-357 ) Cezam bitiyor Ceza, dedi bana.
s-358 Gerekmezdi ya, mersi.
s-359 Ama kızdığım konu öyle bir konu ki, bunu seninle konuşmam imkansız .
s-360 Aklıevveller ondan da tartışma açarlar.
s-361 Birkaç tane rapor ve kamuoyunda da bu olayın kaza olmadığı, suikast olduğu gibi yaygın bir kanaat vardı , o kadar.
s-362 Hatta kavramlar da değil, sözcükler.
s-363 Birtakım problemleri beraberce çözmeye niyetlenilmesi kötü bir şey değil.
s-364 Onun eroinle tanışması da on altı yaşında zayıflamak amacıyla aldığı Dexedrin ile oluyor.
s-365 Belli ki kız dört gününü doğru dürüst geçirmişti.
s-366 Donukluğu erimeye başladı.
s-367 On odalı evi gösterip, Başla temizliğe, diye buyurmuş.
s-368 Yukarıda adı geçen kitapta Bertrand Russell, matematik, hem tanrısal ve tam gerçeğe olan inancın hem de süper duyusal ve düşünsel dünyaya olan inancın kaynağıdır saptamasını yapıyor.
s-369 O ağladı, ben ağladım.
s-370 Aşk değil, tutku, dedim.
s-371 Kimse kurtaramaz artık beni.
s-372 ' Onlarda da Hıristiyanlık ve demokrasinin bir arada olup uyum içinde yaşaması var.
s-373 Kuşağı bağlanmamış sabahlıkla karşılandım, göğüs bağır açık, süzük gözleri.
s-374 Sovyet dönemi sonrasında yeni bir yapılanmaya giren Saka Cumhuriyeti'nde, Evenler de pek çok özel haklar kazandı.
s-375 Mutluluğun uzun sürmedi, bir yıl boyunca kafanda uzun siyah bir perukla dolaşıp durdun.
s-376 diye devam etti.
s-377 Ben uçağa atlayıp bu bir saatlik zaman için İstanbul'dan Ankara'ya geldim.
s-378 Bağımlı zaten bir maddeye, duygularını öldürmek için bağımlı olur.
s-379 Memo sürücünün hoşgörüsünden yüz bularak hafifçe şımarmıştı.
s-380 ?imsiniz ?
s-381 Bu, Tanrı'nın sana hücre duvarının öteki yanında oturan rahip aracılığıyla gösterdiği hoşgörünün yansımasıdır , yayılmasıdır .
s-382 Kulak kepçe oluyor.
s-383 ': Erbakan hayal görüyor.
s-384 İnce uzun parmaklı elleri masanın üstündeydi .
s-385 Ama duygularını ifade etmesi ona yasaklanırsa, duygularının yanlış olduğu ona söylenirse, hissettiklerinden dolayı yargılanırsa, fiziksel ve duygusal şiddete maruz kalırsa, ağlaması, gülmesi, kızması suç olursa, duygularıyla alay edilirse.
s-386 Koşarak arabanın önüne atladı, Sileyim bayım.
s-387 Bu nedenle bu kişilerin diğerleri üzerine baskı kurmaya hakkı vardır !
s-388 Bir eve bir prenses yeter. dedim.
s-389 Kanalı dolduran suların yüzeyi aydınlanır gibiydi .
s-390 Kerem şaşkındı .
s-391 Erten'in ifadesiyle, bir Hollanda mimarlık okulunun takdirini almış olduğunu öğrendim.
s-392 Sıkıntılı bir şekilde ayrıldık.
s-393 Hesap sordu.
s-394 Çeyiz olarak bölüp dağıtsan birkaç kız evlendirmeye yetecek kadar gümüş kabın yığılmış olduğu tepsiyle uşak geldi.
s-395 Haberin çıkması ardından Konya Kültür Müdürü Necip Mutlu, yaptıkları araştırmada mezarların kime ait olduğunun saptanamadığını belirtip okurun iddiasını yalanlıyor.
s-396 Kerem ona ilgiyle baktı.
s-397 Baktım ağırdan içiyor, benim şişe bitti bitecek.
s-398 Dünya görüşleri tıpatıp oturmaz.
s-399 Bir mağaza çocuk dostu bir yaklaşım sergilemiyorsa müşteri ebeveynler bunu algılar ve bu mağazadan uzak durur.
s-400 Riayet lazım.

Text viewDownload CoNNL-U